Gakko dostum eniştesinden duyduğu bir hadiseyle renk kattı. Sene-i devriyesi 950 lerde Mamüratül Elaziz'de Gazi ve istasyon caddelerinin kesiştiği yani şimdiki Emlak Bankası köşesinde rahmetli kel Abdi'nin evi bulunmaktaymış. Kel Abdi evin bir odasını düzenleyerek küçük ahşap bir büfe yani tekel bayii olarak kullanıyormuş. Hatta birde kahve değirmeni varmış. Dediklerine göre rahmetli müşterilerine kahveyle nohudu değirmende karıştırarak çekermiş. Ayrıca vitrin raflarına önceden su doldurduğu rakı şişelerini koyarmış.

                Bir gün Kayınbiraderi Sıtkı Baba (S.Küllahçı) vitrinden bir rakı alır cebine sokar ve kardeşi Lütfü Baba (L.Küllahçı) ile Sugözü'nün yolunu tutarlar.  Az giderler uz giderler, şimdi hastane yapılan yerde Ermeni Kehrizindeki kaynak suyu çeşmede dururlar. Ceketin iç cebinden rakıyı çıkaran Sıtkı Baba yumurta topuk ayakkabısının topuğuna vurarak mantarını çıkarır ve yanına da salatalık yıkar. Rakı şişesini kafaya diker bir iki yudum alır... Basar narayı. "OF ULAN OF, SU GİBİ GİDİYOR" der. Daha genç delikanlı olan Lütfü Baba ise yalvarır GAKKOM AZ İÇ EVDEKİLERE NE DİYECEĞİZ dese de sözünü dinletemez.

               Ah vahlar içine gene kafaya diker "OF ULAN OF, SU GİBİ GİDİYOR" der. Şişe bitinceye kadar Lütfü Baba da yalvarır Gakkosuna. Sendeleyerek Sugözüne gider Sıtkı Baba. Olay ertesi gün aydınlanır :) Sabah dükkâna tekrar gelirler Kel Abdi dükkânda bir dostu ile sohbet ediyormuş "NAMUSSUZUN BİRİ VİTRİNDEKİ SU DOLU RAKI ŞİŞESİNİ YÜRÜTMÜŞ" diye.

                              ______________İrfankarabuluT