Çınarlı bahçe de çocukken büyüklerin yanında oturup sohbetlerini dinlemekten keyif alırdım. Onlara özenip yolundan gitmek bir çocuklara HAS bir olaydı. Her zaman saygı sevgide kusur etmememiz tembihlenir tavsiye edilirdi. az sevgi görünce de tam kıvama gelirdik. Bu bizi olumsuz mutlu ederdi. Birbirini görmeyenler kahve sohbetlerinde buluşur sohbet ederler. Gizli bir ekip bağlılığı vardı aralarında sanki. Biri olmayınca diğeri zevk almaz, sataşmaları tat vermezdi. Gelmeyene darılır veya  biz çocuklarla haber salınır.

-Ula get hele bak bi bu(falanca) hınzır nirde! de çabık gelsin.

Falanca emmi seni kayfiye çağıriy de gelsin ha beklim.

-De ki gelmezse davışan (Tavşan) kanı çay sölemim.

Diye gider haber verir alır gelirdik. Sırf onların yaşadığı Ya da hayalinde yaşamak istediği veyahut atıp tutmalarını dinlemek için gayret gösterirdik. Öyle ki bu kişiler bende vazgeçilmez olmuştur. Mesela ilk elden ilk kişiden onların demesi, tanıtması veya göstermesiyle bir olaya, nesneye şahit olup görmüşsem taklitleri keyif vermezdi. Onun sayesinde tanıdığım yaşadığım adını veremediğim şeye ne zaman rastlasam o kişiyi hatırlarım. Bu halende böyle devam ediyor. Neyse asıl konumuza gelelim.

Dedim ya büyüklerin sohbetlerinde onlara özenir İzlerini sürerdik. Çocukluğumun takımı Fenerbahçe de onlardan olmuştur. Her ne kadar futbolla haşır neşir olmasam bile vazgeçilmezimdi. Takım oyuncularıysa apayrı bir tutardı. Öyle ki eskiler o kadar hararetle anlatır ve bizi ateşlerlerdi ki, dinlemeyip taraf olamamak elde değildi. Çocukluk hafızası çok belirgin olur unutulmaz anılarla doludur. İlk olarak Lefter’di bende unutulmayanların. Sonrasın da Cemil, Alpaslan, Cem, Engin, ,Selçuk, Ali Kemal, Önder, Zafer, Müjdat, Suat, İsmail, İlyas, Şenol, Rıdvan, Aykut, Schumacher, Hasan, Nezihi vs devam ediyor. Şimdi bakıyorum da geriye dünü ne çabukta unuttuk unutulduk. Yine bakıyorum çınara da yaprakları nede çabuk dökülüyor bir bir. Oysa ne mutlu ki bir tarih olup çınarlar da yaşayanlara. Dökülürken de aynı çınarın dibine düşüp aynı toprakta beraber yatanlara. Yine bunlardan biri de yavru vatanın simgesi Rauf Denktaş'ta aynı yolculuğa katıldı. Kilometre taşlarında nede çok yol almışız da farkında değiliz. Yitip gidenler bu kadar çabuk unutulmayıp yaşatılabilse yüreklerde. Ne yazık ki Kıbrıs'ı onunla tanıyanlar onunla birlikte gömmek üzereler. Yazık bize ve yazık yarınlara diyorum sadece. Lefter, Denktaş kardeşliği bozulmadan el ele yürümek mutluluğunu yaşadıkça unutmayalım unutturmayalım. Ne mutlu ki onlara geride İz bıraktılar.

Ruhları şad olsun milletimizin başı sağ olsun.

        ___________________İrfankarabuluT