Usun bir köşesine kaldırdığım seni hatırladığımda tozlu sayfalar arasındaydın. Sanki olup bitenin suçlusu benmişim gibi bakman beni hüzünlendirdi. Haklı olduğum halde suçlu buldum bakışlarında kendimi.  Oysa süslü bir eylülde sen daha on yedisindeyken tanıştık. Ve nihayette görücülük dedikleri buymuş meğer diyerek buluşturdu kader bizi. Kara trenin bir kompartımanı şaşırttı zoraki yolculuğa.

                   Kesişmeden yollara rağmen varlığından bi haber tanımadan kabullenip sevmiştim seni. Sevilmeyi beklemeden sevdim diyerek aşkıma karşılık aradım kısa birliktelik anında hep.  Oysa şimdi daha iyi anlıyorum ki zorla sevilmeye itildik. Hemmide bize ait olmayan duygu ve isteklerle! İkimiz için korkulan olmadığı gibi, aksine bir bütün  olduk seninle. Söylediğin “Dünya ikiye bölünüyor yarısı sen ötekisi de ben sonra tekrar birleşiyoruz kimseye sezdirmeden.” sözü hala kulaklarımda çınlıyor.  Biz ikiye bölünsekte sonunda birleşme asla olmadı. Hep bir üçüncünün etkisi vardı sende. Biz asla  biz değildik gerçekte bir kuklaydık. İpleri başkalarında olan. Ve sonunda perçinleşen duygulara dayalı bir aşk doğdu.

                    Yaşıyorduk yaşanmamış çocukluğumuzda aramızdaki aşkın en mahremini seninle delice. Oysa arada kıskanç şehirler, kirli emeller, doyulmamış zaaflar engeldi bize. İplerimiz  çok geçmeden  çekildi. Bizden istenenlere itaat etmediğimiz için. Ne kadar kolay olduysa aşkımızın doğumu o kadar güçtü ölümü. Merhametten yoksun, kişiliksiz kara cahillere aitti bedenlerimiz. Biz itaatkâr kölelerdik. Güçlü sevgimizle kadar çok sevsekte, bir o kadar  efendimize bağlıydık. Korkulan son  geldi seni aldı benden. Tarihin nice aşk destanı kahramanları ağladı bize. Oysa tek bir zalim kıydı sevgimize. Zaman dedim yaralı yüreğime usulca zaman. Zaman  en iyi ilaçtır. Sanırım oldu da!

               Beni unutturup, seni aklımdan silmeye gücü yetmese de, ne unutturabildi ne vazgeçirebildi senden. Bilmem aynı çelişkiler sana da oluyor mu? Kısır bir döngü girdabında boğuluyor musun? Bir tesadüfte bizi hatırlayıp sorar mısın? Kimbilir gelecek zamanın ne getireceğini? Belki de elinden gelse bir kibritle bendeki anılarıda acımadan yakarsın!  Asla yaşatıp büyütmeye yanaşmadın sevgimizi! Kurumuş yüreklerimize su vermedin ki hiç!  Aklı selim beyaz yeleklilerden biri olman bile sendeki sabit fikirleri hiç değiştirmedi. Yoksa ben her şeyi fedaya hazırdım. Kaç kez hayata tutunduysa aşkı sevgimiz, her seferinde  uçurumlara ittin. Şimdi bari mutlu musun? Neredesin, nasılsın? Acaba hala kısa kara ipek saçlarında yaseminler kokuyor mu? Doğrusu bilmiyorum. Öyleyse sen bilmesen de söyleyeyim. Bir yanım yarım senden yoksun hep bilmesen de. Şimdi ayrı meridyenlerde ve farklı hücrelerde bölünme yaşıyoruz. Hayatlarımız bize ait olmasa da bizi yaşatanlardan sorumluyuz. 

                        Ben hala inadına yazıyorum seni mısralara. Ve öğrettiğin  şeyleri alışkanlık edindim.  Yokluğunun yirmi dokuz buçuk yılında özlemim hala sana adanık. Her günün doğuşunda inadına çayı şekersiz yudumlarken nefretsiz anılıyorsun. Yani dönülmeyen akşamın ufkunda olmakta ben her gece sana dönüyorum farkında değilsin. Son geceyi hatırlıyorum da kara gözlerin alev alev yanıyordu. Eski canlılık neşen yoktu. Yaşayan bir ölüydün aşkında önce ölen. Kaşların çatık tebessümün çaresiz. Sanki sesine karışan hıçkırıkların pişman. Karagözlerin damıttı gül yüzüne  kara yaşını bilerek. Sen mağrur af dileyerek  çaresizdin. Anda ölüm deseydin gelirdim ardın sıra tereddütsüz. Dudaklarının hep o iki heceyi “gitme!.” telaffuz etmesini bekledim . Ama nafile hüsranla son kez öpüşüp el sıkıştık. Şimdi  hayallerimde sıcak ellerini, ıslak gözlerini soğuktan çatlamış dudağını  arıyorum. Sıcak haziranlarda gün aşırı ağlayan söğüt dallarıyla savrulan yalanızlığı paylaşırım. Aklım imkansızı başararak pişmanlık haberleri doğurur. Geçmiş yılların zaman koridorunda kırağı çalmış saçlarıma rağmen ayaktayım. Şimdi geride bıraktığın keyfe keder kırık dökük elde kalanlar avutuyor beni. Ey sevgili merağa ramak bırakmaksızın uzak diyarların yalanızlar rıhtımındayım.  Sen mutluysan elbette mutluyum. Tek fark seni sensiz gülümseyen yüzünle yaşıyorum...                                              ______________İrfankarabuluT