Aynanın karşısında yazmaya başladıgımda,benden evvel davrandı kâğıt kalem. Ve seni yazmaya başladılar, bana dair ne varsa anlatılacak. Mağrur gözyaşları düşerken gözlerimden kat ettiği yol ne kadar yakınsa sana o kadar uzaktı bana. Kıskanmaya başlamıştım sendeki beni. Her yarım kalan gülüşlerimize sıgınıp,kendime binlerce kez lanet ettim. Senden vazgeçemediğim için. Ellerim titrekçe bitirdiler bendeki sana ait yazılanları. Ve buruşuk arguvan kokulu mektubum sana doğru yola çıkmıştı bile. Senden evvel ki dileklerimden bir çatı sevgimden bir yuva kurmuştum.

                    Sana dair her mutluluğu tadıyordum ki aksi yoktu bende. Ters esen rüzgârlar bendeki seni tarumara çevirdi. Yıkıntı altında kurtulmaya çabalarken daha da boğuldum bataklığımda. Senide çekmemek içindi tüm yazdığım ve yaptığım. Ve son güz yağmurlarıyla aniden ben mi senden, sen mi benden gittin anlamadım. Gidişler bir daha dönmemecesine kokuyordu. Farzet bir elvedaydı mektubum, yada sana dair kendimi yargılamaktı. Belki de ben yok olmuşluğu tadıyorum sensiz.

               Oysa sen bu cesareti bile gösteremezken ben kelimelere ismini, cümlelere hayalini kazıdım. Doğan her yeni günde yıllara meydan dayağı çekip, benliğime çizdiğim siyah beyaz karelerle seninle buluşuyorum. Rakı nefesli sabahlarda sensiz.

                         _________________İrfankarabuluT