Bizüm çocuğluğumuzda sarahatun meydanında yuğarıdaki yığığ peğ olan meydan camisiyle garşısunda üş lüle ağar vaziyette çeşmesi vardı. Çeşmenın yanından tee kürt mehleye giden zuzağa gader dizülmüş evler varıdı. Çeşmenın hemen yanunda sırasıynan gonşumuz Hıdır abe ve Emanet ablanın oturduğu evin bitişüğünde çamaşurcu Sultan'ın oğlu Cafer oturidi. Lakin evün girişi arhadaki biz çağalarun bilyelı tekerden yaptuğumuz ve adını tornet koyduğumuz az rampalı beton zuzağındaydı. Onnarada yandan omuzca yaslanan Yusuf emminin evi varudu. Emme Yusuf emmi evın cümle gapusunu meydana aşmuştı. Yanındaysa belediyenın bi tükeni vardıkine burayıda Avculuların irahmetli Ahmet marangozhane gapmışdı.

                  Aha onun da bitişüğünde heş kimsenün bilmediği sedece eşgalinden iberet adına itlerin hacısı dediğümüz yaşlu, sakallı, gendı halında bi herıf varudı. Kimseye zararı yoğudu. Haraba bi kozik yerde yaşidi. Heyvannarı çoğ sevidi. Daayima etrafunda bi sürrü it beslidi. Yav size bişe diyem mı? Sate bizüm buralar esgüden nassıdısa şimdide aynı ha!.. Yane  deyimkine çağaluğumuzda iki tel sağallı birini gördük mü, hemen ardundan “Hacı” deyüdik başga bişe demidük. Hacı emmı aşşağı, hacı emmı yuğarı söliye söliye herıfı göge çıharidik.  Bırağsağ adam beklimde meramını annadacağ bize. Hacı değilüm babam etmeyün hakketen “hacı” olana bağuşlayın deyecek. Emme gusur ginede bizde, herıfın etiketını yapuşturmağa heves etmişüğ bi kerem. Tabimkine herıfde haklucana aynanın garşusuna geçidi “ben benmiyüm, degilmiyüm?” deyi soridi gendıne.

                  Bizüm yuğarı şeherın  böyüklerı çoğ hoş horata edilerdı.  Haa siz horatayı bilmezsız! Horata şagalaşmağ, yarenlig etmeg yavv hee heee heeee. Neyise canuum meselı dağutmayağ da biz dönek gelek bizim itlerün hacısına.         Efeendııme söliyem çahma hacı efendiye bazu kereler inamaza giderıkene pınarda, ekmeg aluriken firunda rast gelırlerdı.  Bazzımda harput'un irehmetlı esgi bilegı guvvetlı  şoforları Memed’inen yahut Mamoş’unan şehere yekinene dolmuşsa kim rast gelsedı  "Yav babam olasın, sen daha gendıne bahamisin, yeyeceg ekmeğin yoğ zuzağ itlerını beslisin." diye tağılilerdi.  Teey son durağa yeneceglerı yere gader horata edidiler. Bi gün itlerin hacı efendısı bi soğbette etrafundakilere evlenmek istediğini münasip biri olursa haber vermelerını sölemiş.

             Harput ahalisi başlamuş yaşlı kimsesüz hacının yaşına denk münasip birini bulmağa. Bir starda sığıntı  galan birini zar zor bulmuşlarda satene. Bizüm yaşı böyüg gapı gonşular denk yaşlarda halı vahtı yerinde, namazunda niyazunda hoş tonton bi diyezeye,  esgüg eteg hanımlarıynan hacı efendının talebı niyetını sölemişler. Bizim yaşlı diyeze de kimsesizlikten gurtulacağı ve başını soğacağu bi ev sohbet edeceği, yalanuzluğunu paylaşacağu bi dost bulduğu içün sevınmüş. Fazla arayı soğutmadan bu talibine “ Sate bu seetten sona yalanuzluğ geç çekil mi!. Bare barabar yol arhadaşum olur he gessün...” demüş. Demesıyle birabar ertesi sabahtan tezi yoğ çarşafunu geydıği kibi soluğu hacı efendının evınde almuş. Oturmuşlar epeyın soğbet etmiş,  olduğu gader yemiş işmişler.  Ele kimsenın zor bi isteğide olmamış. Sedece diyeze "benım masurafım çay cığradur." demiş hacıya. Hacı da "o bi masuraf sayulmaz." demiş ve biribirilerini gabul etmüşler. İlk gün her bişeyin normalmış, her iki tarafda biribirilerini incitmimişler. Bele tas tamam iki üş gün geşmiş geşmemiş.

                   Bizüm diyeze tasu darağu topladuğu kimin gerisin gerı geldiği yere zor atmuş gendinı. Habar tez vahıt yayulmuş.  İşiden esgüg eteg gonşuları durur mu geç? Davarı, ahırı, işi, gücü kim nede baba? Çarşafı giyen goşmuş diyezeye. Mehle garılarına dedıgodu çoğ ya sarmuş toplanmışlar diyezenin etrafına. Diyeze makatta oturmuş ciğara yağmuş. Ele tüttüriki odanın içini dolduran dumandan gafası görinmimiş. Garı, çağa çoluğda yerde ağuzlar bi barış açuğ çatlar kimin merağla bekleşirkene bi denesi dayanamamış: “Niye geldın diyeze? Hele söle bilek niye?” derkene gerdan gırıp manalı gülmüş.  Derkene diyeze deşülüp aşmış ağzunu yummuş gözünü:

-De gedın oradan densızler demiş Diyeze!

-Niyesı var mı utanmadan sorisiz? Bilemessız derdımı anam bacım bilemezsız. Hemmıde heç bilemezsız. Herıf sabbağın demleyip iştüğü çayın demını tökmi hayiflani gurudi ahşama demli. Ahşam bişürdüğüm pilavada zabahnan su gati. Şorba edi öğlende içi. 

-Sonnada itlerüyle zabağa gader goyun goyuna yati. Yatarkene zaart zuurt sesler geliy. Eee bilmimki osuran itmüdür hacımıdur? Evın içi kümesden beter gohiy. Gaş gündür gendımı orada murdar kimin hissedidim oğul. 

–Allağun sevisez demeyın  ele....