Her sözcük.
Her yılgı.
Ve o semazen yılkı atı.
Aşkın da neşri iken sözcükler bir
buket hüzün ve uçuşan polenleri yalnızlığın…
Nakşeden yeni gün ve ümide dair.
Aşka biat bir esaret Rabbine koşarken
beşer.
Yaratan ve Yaratandan dolayı
yaratılanı da sevdi mi insan…
Ah, metruk heceler, ah…
İzbelerde saklı imgeler…
Köpüren göğün saltanatı içlenen
yağmurun sefası.
Hicri ömrün ve hicreti
Bilinmeze dair o fısıltı
Ve işte tek duyan Tanrı.
Renkler öksüz
Şair hüzünlü
Ne serzeniş ne sitem ne beddua
Çıfıt Çarşısı iken mezarlık
Şair ve yaşadığı kabir azabı
Oysaki dünyevi bir varlık
Sahibesi olduğu bedeni
Dönen başı
Tutuşan etekleri iblisin
Cereyanda üşüyen iç ses
Ve anne özlemi yaydığı
Nesrin ve tüm şiirlerinin…
Bir bilinmez ki ve de kutsal kudretli
Elbette sadece ve sadece yüce Rabbi.
Bir girift mahlûkat ki karanlık
Yolu ve yörüngeyi aydınlık kılansa
sabra delalet
Uçuşan saçları günün
Üşüyen ruhu, sürgün
Edildiği ömrün
Hüznün
Nasıl da ifrata kaçar çığlıkları
Oysaki şair sessiz
Oysaki şair sanır ki insanlar, kimsesiz
Oysaki şair öksüz kalmaya hazır değil
İçli bir renk iken pembe
Hemhal olduğu şairin iklimle
İkiletmeden sevgiyi
İkircikli gölgeler kusur ararken
şairde…
Bir resital ya da bir referans
Başı bükük değil asla
Sadece O’nun Dergâhında kıldan ince
Hükmedene tapan
Hazzı değil yaşamın
Hüznü ve veryansın etmediği kadar
kelamın
İzini sürdüğü ve verdiği her selamın
Karşılık bulduğu
Elbet ki Allah rızası için yaşamakla
iştigal
Bir turuncu renk ki güneş
Bir tutuşan küre ki yaşadığına eş
Bir kelamdan da öte içindeki devasa
ateş
Ve ırgat düşler
Ve nazenin yürek
Ve ihtimamla yürüdüğü yol asla değil
Keyfe keder
Haiz olduğu bir ölçüt ki
Karışladığı toprağı
İçten içe çağıran bir nida ki
Şair yaşadığı yaşattığı kadar anne
sevgisini
Ne düşkün ne müşkül
Rabbine yakın uzağında hayatın
Ruhlar âleminde yaptığı yolculuk
Bertaraf olduğu kadar sabra delalet
Şiirler ki sessiz ve derinden
Yürüdüğü o istikamet
Asla da ödün vermeyecek değerlerinden
Mevsimin bağrı yanık
Güneş ve yağmur bazen kaşları çatık
Engeller ve engebeler
Sürüncemede bazen şair
Sevdiği kadar
Paye de vermez insan denen mahlûkat
Aşkın asasını dikerken kalemin
nezdinde
Ne sürünen ne sürten sözcükler
Varsa yoksa aşkla ve inançla resmini
çizdiği
Ömür
Resmini çizdiği kader
İçtimada ve hudutsuz sevgisi ile
Mübalağa etmeden sevdiği kadar
Hem uzağında hem yakınında ölümün
Dayanmayacağı yükü elbet
vermeyecektir Mevla
Bir serenat
Bir rivayet
Bir efsane
Vuku bulacak nice mucize
Ve eşlik edecek hayat nasıl ki dolu
dolu tevafuk denen gerçekle
Hüznünü sağaltansa melekler
Şair korunduğu kadar
Koruduğu kolladığı önü arkası
Anne demenin sızısı saklı iken kanar
Kanatları
Ve ruhuna serilen her sözcük
Dama taşı gibi oynayanlardan uzak
Aşka yakın, düşmediği kadar içine
O tuzak sunar ağlarını
Bağdaş kurduğu iman gücü
Emsalsiz hüznü
Emaresi yarınların
Hür ve dirençli
Bazen tükense de gücü…