Bir düş’ ün ortasındayım, bayım ve örtündüğüm gülüşün kalan kırıntılarından devasa bir acı g/örüyorum ben bu gün.

İçimde paslı bir çivi var ama kanatan değil sadece acıtan belki de bol miktarda alkol dökmeliyim üstüme yoksa yoksa benzin döküp de yakmalı mıyım dünyayı ve işte devasa bir parantez açıyorum ama dolmuyor içi çünkü içim öylesine acıyor ki.

Çamaşır makinesine sığar mı sahi bedenim?

Ölsem ve konsam bir çukura elbet ağıtlar yakmayacaklar ardımdan o halde bir şiir olup da düşmeliyim sayfaya ve içine düştüğüm bu ateşi bir süreliğine de olsa söndürmeliyim. Sonrası mı? Allah kerim.

 

 

 

 

Maytap geçen gün ışığı

İçimde saklı meşale

Duvağımda kanamalı bir hece adına aşk denen

O hare o hale o seda.

Semada saklıyım ben, arayan diksin gözünü tepeye

Ben sadece kucağında olmalıyım hidayetin

Önceme dair ne dedim ki?

Demem de artık tek kelime çünkü andan ibaretim ben artık.

Artık olan bir yıl mı?

Yoksa atıl beyin gücüm mü?

Çözdüm çözeceğim ben bu esrarı

Hatta çözdüm bile

Gerçi kördüğüm olduğum malum

Yine de ipuçlarının peşindeyim

Şeytan da benim peşimde:

Besmele çekmeden asla düşmem de yola ve uykuya

Ve sayfaya ilk uğradığımda

Bir de nazar duası:

Günlerim nasıl geçiyor sanırsınız hem?

S/andığınızdan öte

Sandık dolusu duygu ve acı ve kelime.

 

Göğün tutanaklarına geçtiğim aşikâr:

İnanç da saklı gökte ben de

Bağlanan basireti mutluluğun

Ve işte daldım ben yine en derinlere

İçine düşülesi aşk tapındığım Mevla’m

Aşkın eşkâli saklı elbet yüreğimde

Ta dört yaşımdan beri kazandığım farkındalığın

Tekelinde ve tekerinde

 

Göğsümde ağrı

Bağrımda saklı bir saksı

İçinde saklı bir fide hem de gülden bozma

Ben de mademki bir çiçeğim

Solmak ne ki azizim?

Yeter ki sonlanmasın neşem ve umudum.

 

Sevginin devre arası ve işte sen ve sen yabancı:

Yerlisi olduğum duygular

Dünden sökün eden binlerce anı

Hani abartmıyorum da

Abandığım sefil benliğim

Başımın döndüğü

Bazense yanık koktuğu

Yüreğin sigortası nasıl da attı.

 

Ar damarım

Çatlayan sadece başım

Çatırdayansa kırılan yüreğim…

Olsun alışkınım hem.

Aşina olansa dostane bir tebessüm

Ta içimden gelen sevgiyi yağdırdığım bir evren

Artık kimse sahiplenen

Beni sahiplenense bir rüyada saklı

Ama gerçek sahibim Huda

Hunharca katledildim dünyada

Hatırı sayılır bir meziyet bildiğim

Sevginin bile an gelip yozlaştığı.

 

Miadım dolmadı asla

Mizacımla kavrulduğum leb demeden leblebiyi yuvarladığım

Bazense ondalık sayı makamında

Ya uçuruma ya sıfıra yuvarlandığım.

Rakımım haşmetli gözüm tepede

Rakamı ise hanemim sonsuzluğa endeksli

Sevemedim gitti alçak katları alçak insanları.

 

Hazana kefilim

Mevsim de bana.

Müptelasıyım duygularım bazen yana yakıla sevdiğim

Rengimle müstakbel bir yas ağacı

Yaşım ne ki hem?

Yaşımdan düşen her hane

Hala çocuk gibi sevinip

Hala deli gibi sevebildiğim.

 

Mahzun bir güvercinim en çalışkanı

İşim gücüm postaları okumak

Bazense hayat bana posta koyan

İşte okumadığım o dilekçe:

Ne de olsa hala var vaktim.

Akit yüklü mazim:

Sayısız binada sahiplendiğim

Sayısız kimliğim

Saydıkça soldan sağa:

Yoklamada varım, muallim

Ben hep buradayım

Asla da kendimi ve sevgiyi terk etmedim.