Ölüme öykünen billur sadeliğin anahtarı, gecenin kilidine sokulası bir hazan, döşün seyrinde gömülü bir hayalet dillenen makberin izinde dolan bir kota adeta ölümlü mesainin de dolum tarihi uyruğuna binaen yalnız şehrin de yazılmamış lügati.

 

 

 

Her depreşen tininde asaletin boğuk sesi rüzgârın

Belki de bir manivela

Aykırı mizacın döngüde takılmışlığı

Şimdi hüsran bahçelerini eşeleyelim

Bir de unutulmuşluğun gölgesinde

Hoyrat bir esinti ile mimleyelim

Yeri göğü

Patiska özgürlüğün de sökük dikişinde

Bir bir yamayalım açık yaraları.

 

Şehrin ırkı kayıp

Mevsimin de sol gözünde seken bir kurşun misali

Gelip geçen hoyrat fırtına

Aslında fıtratın gazabı

Beyhude bir serzeniş

Ertelenmiş mutluluğun da rükûsu

Mabedin kırık kapısında

Bir ayak izi

Boydan boya göçmüş işte

Duvarı inik ve dökük;

Aşkın asası kopuk ve kırık

Ölümü irdeleyen her gölgede;

Her yalın seyrinde

Dinginliğin de reveransı

Bilumum titrek ışıkta

Kopup da gelen dünün özgürlüğü

Bir yitim adeta.

 

Sevdalı imlerde

Seyranı hakkıyla

Doluşan izleklere bilumum feri de sönük

Bir köz adeta

Tepen her acı

İten her el

Konaklamışlığımız duvar diplerinde

İzbelerin kokusu sinmiş nasıl da şiirlerin

Son hecesine.

 

Şair bozuntusu kalemimle

Ben aşkı çizerken imge imge

Sürmenaj bir dizede uyumuşluğum

Kök saldı adeta ömrün her saniyesine

Dualarımda saklı tüm gizemim;

Dökümlü eteklerinde ölümün

Koyu çok koyu bir renk.

 

Aksıran geceyi uyutan

Çok yaşatan belki de dileklerin maruzatı

Gömülü titrinde yanılgının

Şimdilik gidiyorum, sevgili mavi:

Mavi gözlerinde doğanın

Anne sesinde titreyen bir eda ile

Saklı dualarımda tüm sevdiklerim

Göğün katmerli buğusu

Ölümle aşkın dansı

Titreyen elemle yüklü maruzatım

Konup da kaçışan bir serçe misali

Ürkek yüreğimde doluşan

Dünden sarkan rahmet.