Bir düş mektebidir yaşam…

Ah, bayım: düşün düşün içinden çıkamadığım.

Atanmadığım bir mevkii ve de

Tayin edildiğim coğrafyalar

Mehter Takımında mazinin

Azımsandığım nice duygu nice katre

 

Bir minvalde sekiyorum ki

Göğsümde saklı kıvanç

Bir çukura düşüyorum ki…

Hele ki o dalgalar yok mu

Boyumu açan cellat iniltiler

Ölümle el sıkıştığım ve en sevdiğim öğün iken kahvaltı

İdam sehpamda ağırladığım nice yabancı

 

Aş erdiğimse aşk

Aşk duyduğum şiir

Şiir bellediğim hayatı

Ruhumda saklı yalnızlığın seması

Uçkun ve şaşkın bir kuş gibi

Bedeller ödediğim gün gibi

Gerisin geriye giderken ayaklarım

Sektiğim bir kaldırım taşı

Oysaki babam koymuştu adımı

Bilemedim bir Kaldırım Serçesi unvanını alacağımı

 

Kırıkları var yüreğin

Tansiyonu dinmeyen bir hüzün

Kıt kanaat sevenlerde sözüm

Özümde saklı gizin teferruatı

 

İşveli heceler

Göğün fısıltısı

İçime dert teşkil edenler

Yüz görümü bir şiir daha

Bilediğim kalemim

Bükemediğimde öptüğüm bileği

Nakşeden güne serzenişim

Bazen nesir bazen şiir

İçimi didiklediğim

Kalem nasıl ki suni teneffüsü

İle hayata döndüğüm bir merhale…

 

Şark Çıbanı kurumadan yaşım

Garbında sevginin

Dehşetengiz bir aşkı en ulu rakım bildiğim

Ve nice insan bilmezden gelen

Ulvi ışıklar

Meddücezri sözcüklerin

Bazen ters tepen silah gibi

Nasıl ki şakağıma dayadım kalemi

 

Arz ediyorum, bayım

Yokluğunuzda suskunum

Talep görmüyor varlığım

Yerle yeksan olmuş cihanın kim bilir kaçıncı

Cihan Harbi

Bir siper daha kazdığım

İblisin ve zalimin azdığı

Bir cephede daha savaş verdiğim

Oysaki sevgi değil miydi Rabbin ikramı?

 

İtibarı zedelenen gölgeler

İnzivada yaşadığıma değdi mi sahi kader?

Çakma aşklar fevri yürekler

Kıblemde sektiğim

Kabrime ektiğim

Ve işte bir çiçek daha soldu

Ne uçuşan polenlerine razıyım sevginin

Ne de derin dondurucuda soğutulmuş iken yürek

Kırıldığım kadar dalımdan

Kırmızı bir bültendir yayımladığım

Ve işte acilen yetiştirdiğim o yoğun bakım…

 

Nice insan nice evreler

Askıntı olan hüzünle muhatabım

Kasıntı bir ruh değil

Lahzasında tedirginliğin

Alabildiğine sevgi dolu ve telaşlı

Bir gün daha çiziyorum kalemle

Bir güruh daha koparıyor kıyameti

İnsanlar ve zalim tayfası

Sözcüklerse bıçkın ruhun tek tesellisi

 

İçi dışı mademki bir olmalı insanın

İfası eksik bir duygu

Teli kopuk bir sazı

Kalemle örtüştürdüğüm dinmez iken yüreğimin

Kâh nazı kâh niyazı

 

Eksik etekliyim:

Kabul, bayım.

Eksilen duygularımdan inşa ettiğim

Bir günü daha şiir diye serdim sayfaya

Azat edilesi ruhum

Bedenimden firar ettim edeceğim

Kiralık bir mülkiyet iken sonsuzluğun yeryüzündeki na’şı

Elbet ebedi aşka talibim

Elbet ebediyete intikal edecektir sessizliğim

Elbet engelli yüreklerden de firar edeceğim

Mademki eğri oturup konuşmanın

Zamanı…

 

El aman demeden zimmetli olduğum kadar

Sevgiyle

Diktiğim bir örüntü bir hırka mademki

Üstüme geçirdiğim şiirin nazire ettiği

Bir iklimi daha giyindim

Ha Ağustos ha Şubat

Hıçkırıklarıma eşlik eden bunca sevgisizliğe inat

Haşmetli bir v/eda ile iştigal

Hüznün çeperinde kıyamet öncesi

Yalnızlığın kayrasında nice alametifarika

Kıyamda geçen ömrünse son demi

Kıyılan bir nikâh mademki

Hüznün teşrifi ile

Sonsuzluğa kadar kilitledim acılı yüreğimi…