Teslim ol, sevdalı yüreğim ve izin ver senin varlığını yoklamama ben ki; nöbet tuttuğum gecelere sırnaşırım ve sırdaşımdır hem mevsim hem gece: makberimi aydınlık kılan seyri duyguların bazen yol aldığım bazen kat çıktığım en çok en çok da katlanan acılarım ve unutma asla unutma: ben nasıl da mahmurum.

 

Gönlün titri, bayım

Gökte saklı her yıldızı her izi siz bildiğim

Metruk hanelerde saklı gölgeleri bile sevip de başını okşadığım

Her karartı her karanlık her kamaştığımda gözlerim

Kambersiz düğün misali

Ben ki mealiyim duyguların

Ben ki; bana uzak

Ben ki benle tutuştuğu kavgada sırlarım kadar yeknesak

Olmayan sözcükleri yol bildim tarh bildim

Bilinmezin seyrüseferinde cilaladım da yerleri…

 

Ah, o kaygan zemin tam da tam da dokunacakken mutluluğa

Kaybolan bir isin verdiği fermanı

Tekdüze olmadığım kadar tekim

Tekil kimliğimle berduş sözcüklerin

Kasıp kavurduğu iklimde saklı mehtabım

Gecemi gündüz

Aşkı dehliz

Yalnızlığı kor hecelerden çaldığım kadar

Melundur kimi zaman sessizlik

Mikado çöpleri gibi dağınık

Nasıl da dağınık duygularım

Gözlerim kamaştığında

Savurduğum o nida yok mu…

 

Bilin de mahcubiyetimdendir size uzak kaldığım

Bu aşkın tuzak olduğunu aslında ilk günden

Tahmin edip de veryansın eden kalemin

Söylediği ninnide uyuttum sanmayın da yüreği

Kıt kanaat sevenlere itibar etmediğim kadar

Kaybolan ömrün

Kanaatkâr yüreğin

Emsalsiz dokunuşunda sefasını süremediğim

Hayatın aslında devasa bir kaya olduğunu yeni keşfettim.

 

Nereden bilebilirdim ki her zerremin koşut bildiği

Yalnızlığa top tüfek giriştiğim

Bilin ki saklıdır sadece Allah katında

Gözlerden uzak bir masalım ben

Hem anlatıcısı hem kahramanı: söylediklerimden

Arda kalanlarsa ihbarıdır yüreğimin

Kefil olduğum şu safiyet yüklü benliğim

Bazense kalabalıkta bir başıma kalakaldığım

Haşmetli bir mızrabım ben

Duyduğum ıstırapsa bilinmez tarafınca insanların

İnsan olduğum kadar da metruktür yaşadığım gezegen

Hem dünyayım hem sonsuzluk

Hem aşkım hem yalnızlık hele ki içimde saklı o kor

Hecelediğim sözcüklerden inşa ettiğim uzun bir koridordur

Aklımın gidip geldiği.

 

Yalnızlığımınsa gücünde saklı bir güneş gibi

Asla da batmadığım doğru

Balçıkla sıvandığıma ise tek şahit Yaratan

Ve de temiz kaldığımı tek bilen

Yaratıların en yücesi olsa ne ki insan?

 

Ah, vicdanım ah mevsimsiz ç/ağladığım

Seyrindeyim işte ufkun

Semazen yüreğimde esen

Binlerce şiir ve güfte

Hem kırıktır kanadım

Hem de minyondur kayıt açtığım kalbim

Bir o kadar devasa bir dehliz içinde sürüklendiğim

Kokusu ve dokusu sadece bende gizli bir aşkın meczubu

Varlığımın katmanlarında saklıdır aralıksız

Kulaklarımda çalan o ıssız şarkı

Şakıdığım kadar gözlerimi kamaştıran

Cahil cesareti ile nasıl da yürümüştüm bu aşkın üzerine ben.

 

Oysaki bilemedim aslında bir hayalmiş çınlatan

Kulağımı ve de bilinmezin girdabı

Savsakladığım nice duygu adeta bir fabldır benim hayatım

Farazi aşkların esintisinde

Sadece benmişim içimde esip gürleyen

Ve işte yatıya kaldı mahcubiyet

Aşkın kardığı sessizlik ve asalet

Ar bildiğim her duygu ile artık uzağınızdayım

Miladım olan kaç defa aymazlığında hayatın

Damarlarımda dolaşan kanın kaynadığı

Kaybolmaya saniyeler kala

Ve işte doğduğum günün gecesi

Dişlediğim kalem adeta bir elma gibi

Yanaklarımın kızardığı

Ve işte üflüyorum pastadaki mumu

 

Dileğim mi peki?

Dilemması ömrün dilaltı bildiğim her şiiri

Rahmet bildim ben aşkı da külfet edinmeden

Şerh düştüm işte doğduğum güne:

Biliyorum da artık nasıl sevilmem gerektiğini

Bir Rabbim bir de ben

Nemalandığım binlerce dizeden arda kalan ne ise

İhbar ediyorum mevsime

Ve ilanı aşk ediyorum omzumdaki meleklere

Sevilmeye değer bir gün ışığıyım ben

Üstelik dünyanın ve gecenin dahi karartamadığı

Ve işte kesiyorum pastayı

Ruhumda uçuşan kelebeklerin eşliğinde

Bilin ki kelebek ömürlü değildi sevdiğim kadar

Kaçtığım uzağına aşkın

Vardiyası olsa olsa yalnızlığın…