Ölü bir renk ölgün bir iklim
Nazenin teninde yalnızlığın gezinen
Sözcük dolu buseleri kalemin
Tetiğine her d/okunduğumda
Sökün eden yerli yersiz duygular en
çok da hüzün…
Basireti b/ağlanmış günün nezdinde
Kapıp koyuverdiğim kendimi
O devasa lahza ki beyhude mısraların
Kâh yandığı kâh yetmediği
Dirlik temennimle saklı tutmak adına
Dingin bir meale özlem
Sır dolu sandukamda
Göğe konuşlu bakışları yalnızlığın
Titreyen sesinde karanlığın
Melun mahzun bir başıma kalmışlığım
Nasıl nasıl sökün eder hicrinde iklimin.
Hicreti yüreğin
Tebessüm ehli bir selamı her
verdiğimde
Karşılık bulmayan sevdanın methiyeler
dizdiği
İnsanların kalbinde saklı karanlık
Oysaki asla temenni etmediğim
Bozguna uğradığım kadar yaşamın
Çetelesini tuttuğumu gizlerim
insanlardan
Hükmedenin hükümranlığında devinen şu
cihan
Yanıklarından geride kalan zaman.
Bazen devasa bir yarık içimde saklı
hazandan
Uçuşumu tehir ettiğim ölümün
Karanlık yüzünden damlayan
Her yaş bir isyan
Her yas bir yasa hükmünde
Yeşeren sözcükler manen en büyük sevdam
Yalnızlığımın son bulduğu Rabbin
katında.
Evrim geçiren bir canlıdır kalem
Kaile alınmadığım bir zaman aralığı
Kâh deştiğim kâh daldığım hayaller ve
kâbuslar
Delişmen tiradı da değişmezken
kaderin.
Nasıl da hücum eder rüzgâr
Bahtı kara bir yıldıza meylettiğim
Vaadini yerine getirmeyen insanların
Severken tereddüt ettiği bir kavşak
adeta
Kamburu çıkan zamanın hörgücünde
saklı isyan…
Kolluk kuvvetidir sözcüklerim
kalbimin
Kararmayan bir iman gücünde vuku
bulan umudum tek tesellim
Ne laneti sonlanır bilinmezin
Ne de afaki bulutlara konarım
Varsa yoksa içimde saklı masum
çocuğun
Hayatın sillesini yediği vakur bir
komutan edasıyla
Sarmalında gizemin dağlar tepeler
aşarım.
Siması tanıdıktır iklimin
Simyacı yüreğimde saklı bunca
hatıratın
Sandalım da su alırken
Bahsi geçen hayatta varsa yoksa saklı
sabrım, takatim
Hüzün çekmecem tıklım tıklım
Çözemediğim bir şifre iken yaşama
sevincim ve telaşım
Evhamla şerh düştüğüm sevgim ve
sevdiklerim..
Yorgun fıtratında sevdanın
Uçuşan saçlarıma konan kardan değil
İçimde dinmeyen bir ateş iken sevgi
nasıl ki servetim
Bir hümayun gibi seken sevgiyle
Bir huzur ki peşine düştüğüm
Bir mevsim ki kanaat ettiğim kadar
hüzne ve kadere
Deşerim yeri
Uçarım tepeye
Uzamında yorgun kelamın
Havsalamdan taşar binlere duygu ve
kelime.
Önünü alamadığım bir istiladır
kabrime göçen yüreğimle
Tamir edemediğim bir yara bir enkaz
Sevginin ve inancın asaletinde
Örülü sözcüklerim kimse vurdumduymaz
Vurucu bir timdir aşk ve kepaze bir
özlem
Yanık kokan teninde ölümün
Varsın olsun sönsün coşkum nasıl ki
meddücezri sevdamın
Göreceli bir ihanet.
Kendimi sevme telaşında
Yanık kokar türkülerim yanık kokar
şiirlerim
Nazenin varlığında umudun
Nifak sokanlara inat
Hazzın ölçümüdür şiir ve yazdıklarım
Haiz olduğum iken sadece kalem ve
itikat
Aşkın ambarında seken ayaklarım ve
fıtratım
Sevdiğim kadar mesut
Yazdığım kadar selametine inandığım
Varsın olsun efkârım dinmeyen bir
yangın
Varsın olsun hüznün çeperinde saklı
bir hümayun
Varsın olsun yazdığım son şiirim
Kazdığım kalemimle varsın varsın
olsun mezarım…
Meali tüten
Aşk iken varlığı tütün kokan
Tükenen gücümden ötesi yok işte
Yokluğum kadar kanat açtığım ölümdür
sürdüğüm sefasını
Ölgün bir günün tininde saklı aşkın
katmanlarında
Saklı ruhum saklı iken acılarım…