Hüzün, bir rediftir muhterem

Aşkın gönyesi ölçen

Yürek sesini

Şaşı gözlerinde metanetin

Aşka kıyanların uğruna

Yola düşüp de başımız düşmeden yana

En çok esarettir ağır gelen insana

Eseri oysa her insan, Rabbinin.

 

Muntazamdır acılarım ektiğim

Devinen mevsimde saklı niyetim

Meylettiğim rüzgâr

Mimlendiğim bazı bazı

Kurşun ağırlığında olsa ne ki acılar?

İç açımın dik başı

Semazen varlığımdan firar eden bir şiire namzet

Öyküm

Bazen bulanık gözüm

Aşkla itham edenler

İltifat babında aşka özlem yükler yaralı kalbim

 

Nezdinde şu ömrün

Nazik bir coğrafya adeta ön gördüğü evrenin

Düşkünlüğüm sevgiye

Mızrabı kırık olsa ne ki sazımın?

Azımsandığım hayat denen rüyada

Azığa aldığım duyguların köpürdüğü

 

Bazen bir deniz içine düşülesin

En zoru ise yürümek dehlizin tarifesi

Sökün eden günün yüzüne savurduğum

Kâh umut kâh sayısız dilek

Dilaltı şiirlerim elbet sevgiye delalet

Bazense zimmetli bir sözcüktür yolumu kesen

Haraca bağlayan ahvalim

Aralıksız nutuk atan

Gel gör ki bilmezler buzdağının varlığını

İçre dönük yolculuk basiretim bağlansa da zaman zaman

Tutuklu ruhun tutkusu elbet

Hayata kucak açan.

 

Mağrurum

Mağdur bir iklimim de

Kıvançla sevip yazdığım bilinmeze

Düşkünlüğüm

Devasa rahmeti asla esirgemez Rabbim

Rızkım ve nasibim ve tek tesellim

Ansızın tecelli eden bir müjdenin peşinde

Peşinen sevdiğim yer gök

Aşkın ayak izinde

Surlara serili sırlarım

Sırra kadem basan nice insan

Yok ki ayarı

Yâd edilesi değil artık dünüm

Yaren bildiğim kalemim ve ülküm ve ülkem…

Hazıra konan değilim

Hazır ol da geçmekte ömrüm

İhtişamlı bir resitaldir dipsiz hüzün

Lakin başım gözüm üstüne

Neylerse güzel eyler güzel Rabbim

Aşkın kösteği belki de küstüğü

Kimi zaman kendime yakın uzaklığı resmettiğim

 

Bir şiirden hatta binlercesinden çok öte

Çizdiğim resim kaybolduğum şu meddücezrinde ömrün

Kayrası ve sancağı sıkı sıkı bağlı olduğum

Nutku ve utku ve ufku

Şükürler olsun bahşedene…