‘’At vuruldu; içim paramparça Rüveyda
Gölgelerin ardına sakladım kusurum
Sen orda kayıtsızca gülümsüyor
gibisin
Ben burda damla damla eriyip akıyorum
Yine de, çiğnetemem kimseye gururumu
İstenmediğim yeri sessizce terk
ederim
Hatıra kalsın diye de ruhumu
Mahzun bir derviş gibi boyun büker,
giderim’’(Alıntı)
Manzumemsin sen çetrefilli yollarında
bu batıl aşkın süre gelen bir çığlıksın:
Aklımın perdelerine takılı gülüşlerin
Korumacı bir sevdanın faili
İçimde saklı metruk heceler
Muğlak gölgelerden derlediğim bir
resim gibi
İçimin hüsranı
Ah, aşkın fermanı
Kıyı köşe boca ettiğim yalnızlığın
meczup iklimi.
Sen ve sensizlik
İç bükey bir aynada saklı derin
acılarım
Açısı mı yüreğin?
Açamadığım gönül pencerem mi?
Sen kon diye yolunu g/özlediğim
Sen işte sensizliğin
Sökülen dikişleri
Frapan bir özneyim ben
Faili meçhul şarkılardan esinlendiğim
Yarım ada adeta varlığımı mumya diye
sakladığım
O en uzak iklim ve mekan
Zamanın kaldı mı diye sorma madem
Malik olduğum sadece sefil yüreğim ve
kalemim
Kalender meşrep olmayı dileyen de ben
değildim.
Çivisi mi çıkmış dünyanın?
O halde normaldir asılı çerçevelerin
Yere düşüp de kırıklarından
İnşa ettiğim camdan fanus: titrek
kanatlarımdan
Dökülen tüyler gibi
Ve işte tüy dikendir özlem bu aşka
Semiren kunduz
Sapıtan kuduz bedenler
Daha nereye kadar kaçabilirim?
Söyle, sadece şakı içime
Şarlayan iblisi cehennemin dibine
gönderdiğim
Cennet bildiğimsin sen
Mekânım: şiir, ölüm öncesi
Özetini geçtiğim ömrün küpeştesi
Bense dümenin başında bu yaralı
geminin
Hem miçosu hem kaptanıyım
Yolcular ve de can simidim mi?
Sadece bak gözlerinin içine
yazdıklarımın
Yazmadıklarımı da göreceksin günbegün
Sıyrıldığım bu sefil dünya ve beden
Çıtasını yükselttim ben aşkın
Çivi çiviyi sökercesine
Daha ne çiviler çakacağım yüreğime
Bir şiir ne ki ya da binlercesi?
Sen benim manzumemsin
Münazara ettiğim aşkın
kifayetsizliğime
Mührünü b/astığı bir fermandan da
ötedir kimliğim
Nazımı niyazımı eksik etmedim bir
ömür madem
Matemin deldiği şu sessizlik ve
karanlık mı?
Hiç bu denli aydınlık kılmamıştı içimi
Tanrı
Sevdikçe büyüyen kalp gözüm
Odaklandığım aşk ve hüzün
Otağı kurduğumsa şiirlerim
Şiir yer şiir içerim ben hem
Şiir gibi gördüğüm
Ömrün de resmini çizerim
Çan eğrisinde saklı bir gülücük ise
kalemim
Dizginleri bıraktım artık elimden
Kimseler dizginleyemez bu aşkı ve
kalemi
Son damlasına kadar damarlarımdaki
mürekkebin
G/izini süreceğim
Olur da merak edersen kimin nesiyim
Sal düşlerini boşluğa
Salındığım dizeleri ziyarete gel
Hem kim bilir bir gün ben de rast
gelirim mutluluğa
Bilmezler de içimde neyin saklı
olduğunu
Düşeş sandım yek geldi attığım zarın
İşaret ettiğim mademki şiirin güftesi
Gücüme gitse de sessizliğin
Ben zaten bir ömür sessiz sevdim
Seslere duyduğum zaaf mı?
Asla: bilirim de ezelden evrenin zar
tuttuğunu
Hem artık nutkumun tutulmadığısın sen
Tutunduğum malum
İsyan pazarında ayyuka çıkmışken sesi
zalimin
Masum benliğimle sadık kaldığım
Mevla’m ve aşk
Bir de içimde çalan şu şarkı
Elbet kimselerin duymadığı
Yoksa nasıl yazardım ben bunca şiiri?
Ne rehavet ne rivayet bu gizem
İçimde takılı bir radar gibi asılı
kaldığıma bilinmeze delalet
Olası şarkılar ve şiirler.
Sadece benim duyduğum benim yazdığım
Hem ayrıcalıklı olmalı değil mi
böylesine seven bir insan?
Teşekkür ederim
Güne son derece yakışan muhteşem güzellikteki yürek sesinizi gönülden kutluyorum tebrikler efendim.
En içten selam ve saygılarımla.
Şeref verdiniz hocam
Çok teşekkür ederim
Selam saygılarımla.
Ömrünüz çok olsun
Beğenerek okudum.
K...U...T...L..U...Y...O...R..U..M
U..U........................................
T.......T...................................
L............L..............................
U.................U.........................
Y.....................Y.....................
O.........................O.................
R.............................R.............
U..................................U........
M......................................M...
Kaleminize sağlık.
Nice şiirlere.
Esen kalın.
Saygılarımla.
Selammmm olsun asil yüreğinize
Çok teşekkür ederim
Sonsuz saygılarımla