‘’Bakmayın çevremi kuşatanlara

Hüznün, yalnızlığın şairiyim ben

Issız ovaların nehriyim ben

İçimde işliyor derin bir yara

Aşkın öldürmeyen zehriyim ben

Bakmayın çevremi kuşatanlara

Hüznün, yalnızlığın şairiyim ben…’’(Alıntı)

 

 

Düşlerime takılı bir perdeydin öncesinde

Yalıtıldığım iklimlerde saklı bir güfteydim belki de

Ömrün nidalarına eşlik eden sessizlik

Yüz görümü bildiğim şiirlerden arda kalan sızı

Sancılı bir doğumdu öncesinde şiir

Sandukamda saklı nicesi varmış bilemedim

 

Bazen metruktü heceler

Makul olandan da fazlası

Malik olduğum sevginin feryadı

Yalnızlığıma da sadık bir fani

İçerlediğim ise; sevdiğim kimse

Günbegün uzaklaşan benden

Oysaki en sevecen iklimdim ben

Sıcağı sıcağına sevdiğim nice insan…

 

Bir sayımsa ömür

Sarkacı kırık yüreğimin

Doz aşımı sevgiden gelendir başıma

İçin için yandığımdan da yoktur haberi kimsenin

Kilit vurduğum yürek çekmecem

İçinde saklıymış ne çok mevsim ne de çok da hüsran

 

Müşküle düştüm mü meşgule verdiğim

Maliki olduğum duygulardan arda kalan

Bir şiirse hicretim

Binlercesi cinnet gecelerinde eşlik eden

Cennete dönüşen kâbuslarım

Şiirlerdi işte tek dünyam

Kaykıldığım şu zeminde kimse artık çelme takan

Çalakalem sevmek suç/muş meğer

 

Çatık kaşlı bir özlemle kendime koştuğum

Öncesinde kapımı çalan aşkın ateşi

Demlendikçe severken eşlik eden nicesi

Elbet O izin verdiği sürece

İzinsiz nasıl yazardım ben oysa?

 

Oylumu günün

Oyası hüznün

Omurgası dünün

Ölümüne sevdiğim

Ölürcesine kendimle savaştığım

Öykündüğümse en yüksek rakım

Rabbim olmadan ben nasıl dayanırdım?

Ve işte hüzünlü yüreğimin tek maliki

Acı çektikçe büyüyen sabrım ve ümidim

Ertesinde yalnızlığın

Bulutlara serildiğim ve dokunduğum adeta

Bilinmezin g/izinde

Bilindik sadece bu İlahi Aşkın rüzgârı…