Güller kopyaladım şehrin bahçesine ve
nifak sokanlara aldırış etmeden yükümü kondurdum yüreğime.
Doluydum.
Dolunayın aşkıydım.
Dolmak bilmedi çilem.
Çiğ süt emmiş olsam bile çiğnemedim
bir Allah’ın kulunu.
Aşktı ön adım ve özlem dolu tümleci
yüreğin.
Bense mevsimin ta kendisi.
Şerh düştüğüm yağmur bulutları.
Şafağı attıysa gecenin
Şakağıma dayalı kalemimdi tek suçlu.
Serbestte yolcu
Hecede hancı
Düşlerdi yakamdan düşmeyen
Şiirle bezeli imiş meğer ömür.
Katık ettiğim keder
Başım gözüm üstüne sevgili kader.
İtikadım ve içten sevgim
Yalansız dünyamda hücum botları idi
nifak sokanlar
Bense doluydum bulut gibi
Dolgun meyvelerde
Çağladı iç sesim
Bense taşlandım
Taç bildiğimdi oysa sevgi
İlleti belki de zalimin nefreti ile
beslendiği.
Arz ettim.
Talebi vardı yoktu sevginin:
Bana ne bana ne!
Derdim yazıp çizmek
Sevdiğim kadar sevilmekse olmadı
artık dileğim.
Severken özgürdüm ben ve de özgün
Yazarken bir de.
Yâd edilesi dün mü?
Mizacı mı yoksa ömrün?
İrtifa kaybetmek ne ki?
İtimada ve intibada olsun yeter ki
insan öncü.
Yazmakla yaşamın arasındaki o pamuk
ipliği…
Daha çok sevmelerin meali
Sevgi illa ki ömrün ikbali.
Haznemde güller
Sevgi hazinem
Şerh düşülesi bir çiçek değil asla
tek başına
Şehrin ışıklarında saklı
Bir bahçe gibi
İçimin cenneti
Aşkın da asası iken
Sevdalı sözcüklerimin kümesi.
Hoşluk ve de coşku
Kürediğim insan izlekleri…
Yansız sevdiğim ne ki?
Nidaların serpiştirildiği
Şu göğün bakir bulutları.
Zamansız ve mekânsızdım madem
Matemimle yüklü mabedim
Meltemin üşüttüğü
Mevsimin iliştiği
Mealimse umudun kesiştiği
İnancın ve sevginin izinde
Binlerce giz saklı iken evrenin her
köşesinde.