Münferit başkaldırısı benliğimin.
Baş koyduğum o bitimsiz yol.
Bense gizimle şerh düşüyorum her yeni
güne
Güdümlü bir mermi gibi hedefindeyim
aşkın
Sarmalında hidayetin ve aşka
düşkünlüğüm
Düştüğüm bir girdap mı yoksa bir
hezeyan?
Sözcüklerle örülü yüreğimin tuğlaları
Tuğrası yalnızlığın
Rüyalardan kâbuslara uyandığım
Gecenin nakşında sihirli bir cümle
Cümlenin közünde saklı o devasa rahle
Bense aşkın müdavimi,
Varlığımın her kıtası
Her kıtanın bin bir dizesi
Bir tabur dolusu asker saklı içimde
Derlediğim bu koşuda kulvarında
birinciyim acıların
Hengâmesi olsa olsa yaratılmışların
günahı.
Af dilediğim her katre her dua
Sözcüklerimle bil mukabil dediğim,
bir başkaldırı
İstifasını verdiğim bu aşkın da
değilken artık müptelası
Irgat teselliler
İzafi gölgeler
Şah damarımdan yakına düşkünlüğüm
O idi hep O: saklı içimde saklandığım
yine O’nun arkasına.
Bir izbeden mi geçtim?
Bir dehlizde ansızın terk edildim…
Ve işte feraha çıktığım tevekkül
yüklü gönlümün
Feryadına koşan
Ne isyan ne de ziyan benimki
Zikrettiğim neyse fikrimde saklı
binlerce tebessüm ve nida.
Aşkın evreleri
İnsan olmanın muadili
İç sesim varsın kısılsın dış sesin
baskınlığında
Bense duygularımla baskına geldim bu
yarım kalmış masala.
Gönlümün rütbesi illa ki
Başımda esen kavak yellerinden tayin
olduğum
O çınar ağacının en ucunda saklı
Devasa yüreğimle sarktığım
Varlığıma binaen yok sayıldığım
Köküme sadık kükrerken yüreğim
Kurusıkı bir sevgi değil bu temenni
ettiğin.
Sözcükler aşkın aksi
İmgelerse yankısı sevginin
Yâd edilesi mazi ne ki?
İzini sürdüğüm yarınların meali
Bir içimlik değil asla benin öyküm
Kelebek kanatlarında tek bir günün
Yıllar devirdiğim ama devrilmediğim
Yâd ettiğim lakin aklından geçmediğim
Sür git ihalesi çaresizliğin
Gel-geç sevgileredir isyanım.
Bir sıkımlık canı var şu şiirin
Yürekten dökülen nazım var niyazımın
Yankısı duyulur da duyulur bu evrende.
Sağdıcıyım mevsimin
Solumdaki sancı
Sağ elimle açtığım kapı
Dilimde Besmele
Gamlı notalar
Belki de solfeji ömrün
Sükûn dilediğim gecenin sabahı
varacaksam
Yeni güne sözlendiğim yasın armağanı
bu şiir.
İçerlediğim şu yokuş
Sustuğum kadar eşlik eden o izafi
dokunuş
Bir mealim var mıdır sahi?
Ya da mecazi firarım
Bedenimi soktum adeta kabrime
Ruhumla tavaf ettiğim şu hayallerin
çağrısı
Gerçek olduğum kadar da başım
sıkıştıkça
Koştuğum yalnızlığın gölgesinde yanıp
sönen ışık gibi