Munis bir düş kelebeği sökün eden topraktan içine çekilesi deminde ömrün sanrılardan uzak bir hayata şerh düşen.

 

 

 

Aciz bir renk; yanlı bir iklim

Devşirdiğim yüreğin köpüklerinde bozguna uğrayan

Yaralı yürek

Yamalı mendilim:

Meddücezrinde sıfatların akseden

Aşina yüreğe azimli olduğum kadar

Evrene müdahale edemesem de servetim saklı

Kalbimin en derininde.

 

İmgeler şaşkın:

İrdeleyecek duygularımsa kalburüstü

Men ettiğim kadar benliğimi acıdan hüzne bandığım

Ekmek tadında bir özlem

Adı anne kokan bir matem.

 

İzbeler serili yürek kaldırımında

Seken bir kuş gibi yalnızlığımın gıyabında

Aralıksız tükenen

Ardışık sayılardan gına gelse de

Bağdaşık olduğum o tek asal sayı

Birin vardır elbet hikmeti

Nasıl ki bir olmak birlik olmak hayatın meali

Ekin tarlalarında

Ekim ayazlarında

Eğri büğrü değil hem varlığım

Yaşadığım kadar başım dik

 

Yaşattığım kadar umudumu

Elbet yağandır nuru kıblemin

D/ağlanmasın da artık ruhum

Daralan bir dehlizde tutuk nutkum

Bazen uğur böceği

Bazen iğnesi ile sokan arı

Bal damlarken haznesinden

Büyüyen acıma set çeken

Evrenin de vardır elbet bir bildiği

 

Bilinmeze gark eden sessizliğimin kimliği

Ne kindar ne isyankâr

Yandığım kadar yâd ellerde kimse tefe tutan

Muradı sönsün ışığında renklerin

İçimde saklı kubbe

Servetim varsın olsun bir ukde

Manen zenginliğim

Saka kuşuna özenen bedenim

Hali hazırda uçmayı ertelediğim

 

Bir iklim ki neşreden

Dokunulmazlığı sevgimin servetimin

Yandığım kadar İlahi Aşkın

Ateşiyle

Nöbete durduğum

Hüzün yüklü çekmecem

Kimi zaman içimde saklı nice çekince

İltimas geçerken mevsim

Kapıp da koyuvermediğim kadar ömrü

Didiklense de yürekteki külü

Bilinmeze uçtuğum varsa yoksa

Yeniden de doğacağım külümden

 

Adıma ihanet etsem bile

Gülümsemeyi içten dileyen

Bir meal ki

Rabbime teslimiyetim

Hemhal olduğum kadar yalnızlığın

Doruklarında gezinen bir yalnız şahinim…