Renk körü bir mevsim
Atıl yüreklerin resmettiği güneş
benzeri
Her iç geçirdiğimde içime doğan
Gün ve benzeri bir totem
İçten pazarlıklı şeytanın ölümsüz
nefsi
Buz tutan yürek
Buz dağına esir bir hece
Aşkın hutbesi sararan göğün
Göğüs kafesinde saklı benzeri
ithamlar
İfşası mümkün olmayan
İfası yenik düşen bir söylem
Gölgelerinden biçtiğim şiirler
mazinin
İç bükey aynanın sırlı dünyası
Sırra kadem basan mutluluk
Güncellerken hayatı
İstifli derdest olmuş sözcükler
Göğün mentollü şekeri adeta
İçime çektiğim nefesin korunda saklı
köz
Özü sözü bir olmayan hicvi doğurgan
duyguların
Defolu her biri
Defansı ölümün
Hüküm giyen bir mahkûm gibi
Sezilerim uyuşmuş
Ezilen bir ruhun nüktesi
Tutulmuş sırlar
Ses etmezken yıllar
Şahidim şiir
Şerh düşülesi ömür
Kordan alfabesi yenilginin
Yan basan bir hece
Eften püften hangi gölge ise peşime
takılan
Hicreti kadar hicvettiği
Kör kütük sarhoş imgelerin tekelinde
saklı
Mizacı dünün
Öykündüğüm illa ki
Mazinin yarasına tuz bastığım
Yitik kelamın peşine takıldığım
Uydusu olduğum adeta aşkın
Karekökü iken özlem
Gün bitmeden
Ömür yitmeden
Kavuşmanın güncesi
Bir şiirse dikiti yüreğin
Bir hikâye ise misafir beklemediğim
Ansızın kapıyı çalan hazan
Hüzün ve ertesi
Yandığım kadar yakardığım Rahman
Ne ezik ne sıradan yaşam
Sıra dışılığın ibresi
Sırların kitlesinde saklı ayıp
mısralar
Kaybolmanın ertesi
Düşülesi yoldan arda kalan
Son bir selam
Ismarlamışken kaderi
Esefle tetiklenmiş nice acı
Açamadığım bir çekmece adeta mutluluk
Gönyesi kırık bir günce
Üvey evlat gibi bestelerin son namesi
Aşka adanmış ömürden arda kalan bir
esinti
Yalnızlığın bekasında tüten duman
gibi
İçime çektiğim adeta bir alfabe
Söylenmemiş ne varsa
Israrla depreşen müzmin acı
Müdavimi olmaksa kederin istila
ettiği
Yürek ikliminden firar eden bir hece
gibi