Her mavi ıssızlıktı ve de yılgın.

Muteber sunumu ile döngünün, kürediğim bir safiyet aşkın da mağlubiyeti sarmışken evreni en dingin yürekte bile nadasa alınan da bir coşku.

Sanrı yüklü ve sevecen kıblesinde bir düş’üş kanıksanan en demli yenilgi az sonra’nın mağlubiyetine göz diken sair imge ve şiir olmak adına düşmüşken yola gecenin donuk feri…

 

 

 

 

İhya edilesi bir düş’üm

Nihayetinde sızdırdı yüreğim,

Kapışan asaletin zalim ile mücadelesi

Direndiğine istinaden haysiyeti

Duvar dibi bir söyleşi belki de

Kılıfına uymayan hangi şaibeyi ıskaladık da

Doğruyu teyit etti meleklerin her biri…

 

Sükûn yüklenip de gece

Dizginleri elinde ya da değil:

Konuşlu bir safiyet hepi topu

Yüreksiz bir sancaktan ötesi

Elbette karanlığın kinine müdahil

Sıra dışı bir izlekte,

Doluşan gözyaşı ile rahmet

Otağı kuran şairin güncesi

Mensur bir sevda

Aşkın skalasında titrek bir ibare.

 

Gönül gözüyle açık duran her pencerede

Tınısı dahi duyulmayan mahcubiyet

Sonların şıksız haznesi

Hazinelerin de kayıp her zerresi

Ne de olsa hidayet odaklı bir mecburiyet

Faninin kendiyle mücadelesi.

 

Zaman da durdu ya

Ve mevsim

Ve kanlı gözlerinde sükûtun

Aşkı haczeden bir mağlubiyet

Göz teması kur ya da kurma

Yeter ki diline düşme iblisin.

 

Sözcükler…

Patavatsız kelamın diri ve dingin bekçileri.

Bir düş mahzeninde alacalı bulacalı ihanet

Gözüne soka soka yalnızlığın

Gözden düşen bir bedel belki de

Yükümlülüğü şiirin hoş bir seda;

Endamlı da bir veda

Hutbenin zirvesinde o d/okunuş;

Oku, emrini veren Yaratan

Sevmeyi de ilke edinmiş belli cihanın alın teri

Her katresi hüzün olsa ne fayda?

 

İkbali maneviyat yüklü bir günce

Gözümün nuru sevdalı yürek

Nazenin bir dokunuş

Ah’lar kıtlanırken dün ile

Dün’ün gözü hala yarının da bohçasında saklı hurafelerde

Edebiyle müsemma bir selam

Başımın tacı varsın elem yüklensin her hece

Doğduğuma binaen

Ölüm dahi güzel Rabbin elinden

Hele ki müjdesi değil mi ki özlemin sona erdiği

Kozasında eriyen mum gibi varlığım

Aşkla ihya olmuş katıksız mevkiim

Derya yüklü elemim, ne gam…

 

Sefamı elbet süreceğim vakti geldiğinde

Her nefesime şükür

Nefsime ölüm

Yüreğime kürek dolusu tevekkül

Bir izafiyet teorisi olsa olsa

Muteber bir dilde yükümle hemhal

Aşkın nazarında bir hamal

Rabbin

Ölümü bile olmalı aşktan seven insanın.