Sona ramak kala solmalı mı hüzün ve
gecenin peçesine sığışan binlerce tekerleme.
Aşkın kökü özlem:
Hüznü dahi teselli bilen.
Nakaratı yüreğin elbet sevgili
Aciz bir firar geceyi tetikleyen
Süklüm püklüm rüzgâr.
Günü torbaya koydu mu şair
Ve işte gecenin peçesi ki tecrübe ile
sabit.
Bir köle ise aşka
Külliyen yalan esareti
Ne de olsa aşk, şairin ta kendisi.
Şahikanın dünü
Düşlerin küpeştesi
Dümen kalemde
Dirlik inançta
Aşksa şaklayan
Aşk bazen şarlayan
Aşk sadece aşkın inhisarında
Dokunulmazlığı evrenin ve şairin
Dokunduğu her izlek her kare
Düştükçe kimi insan gözünden
Sahici bir efkâr bozguna uğratan
şairi
Elemin yürek sesi
Maviden varsa yoksa güzelliğin
abidesi.
Bir hiciv.
Muradı belki de şairin
Kılavuzu bülbül konacağı yer önceden
belli.
İklimin ruhu geçti şaire
Şairin nefesi hızlı ve telaşla
dokunurken en yükseğe
Bir şadırvan kimi zaman yağmalanan
yürek
Çeşme başı âşıkları ve şiir
Oysaki şehrin ortasında yaşayan gün
ve gece şairin ta kendisi
Kovulduğu yüzlerce köy
Hala safça sevmeye ant içmiş bir renk
gibi
Kusursuz bir hayal gibi
Aşkı şakıyan her hece her zerre
Evrenin nüvesi ve güftesi olsa olsa
Yalnızlıkla çıktığı tepeler
Aştığı dağ bayır
Sonunda vardı ya kendine.
çok teşekkür ederim