Mağlup bir sözcüğün dirayeti idi sınanan

Ve afili çağrısı evrenin

Üstüme düşen o ağırlık

Oysaki aşka ve umuda zimmetliydi ruhum.

 

Lades demeden

Şerit değiştiren bir acının da muadili

Elbet içimdeki mevsim

İnsanların gözüne sokmadan sevmeyi

Şerh düştüğüm bir bildiri.

Azat edilecek madem bedenimden ruhum

Gönül gözüme binlerce şükür.

 

Yâd edilesi bir mazim var

Bir de atim

Yanlışın neresinden dönsem sevgiydi, azizim:

Süt liman yürekler bellediğim

Her izafi gölgede

Aşkı acıyla tasfiye ettiğim.

 

Bukalemun duygular

Ne çok da insan izleği

Bir düşün pervazındayım gecenin bir vakti

Gündüz niyetine soldan sağa

Gördüğüm her rüya

Ne de olsa ruhumla ben, bir emir eriyim.

 

En çoksa düştüğüm tuzağa

Ilık nefesi rahmetin

Kanmadığım kandırmadığım insanlarca

Topa tutulsam da

İçimdeki bahçede açmaya doymayan ne çok çiçek

Eğer ki atılan bir taşsa

Sunduğum her çiçek sevgiyle, vefayla.

 

Rütbem masumiyet ve insanlık

Safiyet yüklü yüreğime yüklediğim

Aşkın asası kimi zaman bir şiir

Kimi zaman d/okunulmazlığım

Bir amblem belki de göğün şafağına astığım.

 

Seyrüseferi özlemin

Kabrimde salkım saçak ruhum

Gövdem ne ki?

Ben mutumla aştım dağları

Ulaştığım en yüksek rakım

Elbet sevgiye biat bir hüzün

Mutluluk ne ki?

Koruk acılar,

Yeşeren sevgiyle.

Şafağı atan kimse

Severim de hani onun yerine

Ölüm ne ki?

Yeter ki yaşama sevincim solmasın

S/alındığım şu rahmet dolu güzergâh

Yandım nasıl da yandım İlahi Aşkla.