Uleması sözcüklerin, yüreği basan sel gibi saklı izinde geçmişin.

 

 

 

 

Dünü mahmuzladığım gün yüzlü seyyah

Aşkı kucakladığım kadar dünümde saklı

Nice hatıra.

 

Hatırına sevginin baş koyduğum yolda

Uluların ulusu Mevla

Şahlanmış yüreğimdeki sarkaç

Elimden kayarken zaman ve hayat

Ulağı olduğum kadar aşkın

Fıtratımda saklı nice hatıra.

 

Gözü seğiren düşlerim

Düşe kalka büyümedim

Yanlışın ezası

Sözcüklerin ve duyguların bekası

Nabzını alamadığım hayatın kayıp vefası

Her şiir adeta bir vedanın edası.

 

Hüznümle düştüm yola

Yüzümden düşen bin parça

Hevesle yaşar ve severken

Nefesimi tuttuğum ansızın

Elbet duygular sökün eden

 

Yıldız misali kaydığım

Göğün neferi bir buluta tutunduğum kadar

Mehtabın göz boyayan haşmetli varlığı

Tutuşan etekleri gizemin

İndinde yalnızlığın her şeye rağmen hamt ettiğim

 

Nice coğrafya gezdim yüreğin tavaf ettiği sonsuzlukta

Nice zaman kıyıldı içim

Sevgiyle kıyama durduğumun sonrasında

Öncem de yoktu benim

Varım yoğum yarınlar

Andaki mevcudiyetim

Sadece Rabbimdi bana sahip çıkan

 

Nazenindir yürek

Sevmeye emek gerek.

Oh, ne ala, kısmetim kim bilir nerede saklı?

Kırıntısı dahi yeter sevginin

Kuş bakışı yaşamanın meali

Elbet sevgidir evrenin en büyük nimeti.

 

Kimsesizliğin kilit noktası

Ne gam oysa ne gam!

Aşkın düşeş geldiği illa ki özlemin yongası

Tüter de tüter yüreğin dumanı

Bazen İstanbul olduğum

Bazen şehir vapurunda sızdığım

Sızlansam bile martılara özenip

Uçuruma uçtuğum

Her halükarda dibi görsem bile vardığım

O Ulu Rakım.

 

Makamı aşk

Makamı itikat

Meramı yine O’nda saklı

Huzurun g/izinde aciz kul hüviyetimle

Hazan bohçamdan firar edip baharı kucakladığım