Adadığımdın dudaklarımdan dökülen yeri geldi mi ağladığım:

 

 

 

Dağlanmış yüreğin mermer mezar taşı

Sancım, sanrım ve duvağım

Duvar olmuş yüreğin

Yakamozların çığlığı

Nazenin varlığında saklı huşu

Öykündüğümsün

Öldürdüğüm nefsime lanet okuduğum

Ocağım ve sandığım ve sandukam

G/izinde saklısın şehrin ve matemin

 

Mahrem kaygılarımdır rücu eden

Savsakladığım kendim

Aşkla ilintim ve nefesin

Saçında kurulu köprüler

Saçağısın mevsimin

Sen servetim

Serenadı ölü günün

Varsın gecede verilsin hükmüm

 

Gözlerinde uçuşan notalar

Aşka sadık yaralı aryalar

İzafi değil bu aşk

İman gücünde saklı her renk

Otağı kurduğum göğün meltemi

Aşkla yıkanan hecelerin gizemi

Tası tarağı toplayıp da şiire kaçtığım şehirden

 

Bülteni günün

Alt yazı geçtiğim dünün

Havalesi ömrün belki de hazzı üzüntünün

Döşediğim yollar

Düştüğüm yürek yolun

Girizgâhında acı ve özlem

Tek şiir değildir yazılan

Sana yazıldığım

Alnıma yazılı

Yasım da yaşım da senle paralel

Bazen ivme kaybettiğim

Bazen itibar

Denk yaptığım anılarım

Sarı kurdelem, bahtım, bağrım

 

Sancılı hayatım sandık dolusu hüzün

Namerttir seni sevmeyen

Her müşküle düştüğümde sana koştuğum

Sarıldığım kalemim

Sarmaşık misali sektiğim

Sevip de söyleyemediğim

Ölüm ne ki sevmedikten sonra?

 

Yatak döşek imgelerim

Bir gözaltı ise yaşamak

Ben zaten rencide edilmeyi göze aldım

İhbar etsem de bu aşkı

İman gücümden doğar yazılmamış nice şarkı

 

Şafağı atan gecenin şakağına yaslanmış kalemim ve yüreğim

Yangında ilk kurtardığımdır sana dönük hislerim

En çok da küllerimden doğan

Gün yüzlü sevgili

Mizacı yoran

Mihrabı solmayan

Miracımsın ve matemim

Acımla beslendiğim kadar

Açtığım yüreğimde saklı en haşmetli mevsimsin

Sadece ve sadece Allah’ın bildiği senden sonra…