Düşler takriben…

Şifrelediğin ömrün güncesi

Gerçekleri dikerken yakana

Mutluluğun da reçetesi

Belki de eklem yerlerinde mevsimin

Şiirler astığın ve aştığın yolların derdest her hecesi…

 

İkramı elbet evrenin

Kanaviçe yüreğin de tek kozu iken sevmek

Mümkünmüş nasıl da kozasından mazinin

Firar etmek.

 

Hüzün sarmalı mevcudiyetin

Kekremsi acılarla hemhal

Varsa yoksa umudu katık etmek

Künyesinde saklı sevginin

Ne küçük bir yürek malum

Lakin harmandalında mazbut varlığın

Eşlik eden nice güzellik

Bazen gözlerinin önünde uçuşan benek benek

Nazenin kanatları ile devinen içinde o narin kelebek

Közünde sevdanın

Kor ateşi yalnızlığın

Ne hoştur şiir ile hasbıhal etmek

Elbet peçesi mevsimin

Adeta vuku bulan o sihirli değnek

Elbet sevmektir telaffuzu evrenin

Gökte saklı nice nida nice yıldız

İçine kaçışan bir pervane belki de

Işığa ve aşk tutsak alışık.

Sözcüklerse meskenin

İmgeler midir yoksa meşrebin?

 

Bir düş’ün yankısıdır madem şiir

Elem tuşlarında kâinat orkestrasında çalansa bir ömür

Bazen girift hecelerin bestesidir yalnızlık

Ve kılıf diktiğin kader

En şık yoldaş ömrün katıksız mizacında

Yanıp tutuşan hecelerin de efkârında saklı içre dönük niyaz.

 

Efemine bir rüzgârsa savuran

Savunduğun illa ki aşktır

Mecrasında ömrün bir yaşanan bir yaşaran

Kelamın da izafi yorgunluğu

Lakin şair ne yorgundur ne isyankâr

Bilakis sığamadığı yere göğe kadar

Elbet kabından taşan umut mahsulü rüzgâr.

 

Göğün ferinden firar eden bir yıldız

Düşler mahpushanesinde saklı o muhafız

Rengi ise katıksız beyaz ve masum

Küllerinden dünün yeniden doğmak nasıl da mümkün.

 

Hecelerin isyanı sancılı bir vaveyla

Kulakları çınlayan Sağır Sultan’ın

Elbet duyarsız kalamadığı bir masalın

Endamlı kahramanı nicedir

İçinde saklı o huşu ve söylence

Kilit altına aldığı bir ömrün de hediyesi

Koşulsuz sunduğu sevgi bitmez de nazı niyazı

Sadık Rabbine vuku bulan sözcüklerin kaykıldığı

O zemin ki metanet giyindiği

O sabır ki şükrüne delalettir saf kimliği

O rayiha ki bir yudumda koca kâinatı içtiği…