
Kanatlari kirik şi̇i̇ri̇n
Yenik düşen bir fermandı şiir
Devasa bir kâinatın da kibrine
dokunan
Yaldızlı yolunda yalnızlığın
Tekbir sesiyle dayanmaksa hasretine
Mutluluğun kefil olduğu bir hürmet
Şiarı aşksa yolculuğun.
Göğün hünkârıydı mehtap
Ela düşlerin müridi hicap ve aşk
Ateşin yanık kokusuna
Sirayet eden özlemin efkâr teline
basan
Bir hidayet
Öncesine kefil iken günahların
Sığındığı mevcudiyet
Elbet Rabbine düşkün ve sadık
Elemin nakşında
Doğan gece gibi
Tebessüm ehli yalnızlık
Sirayet eden noksanlığın kudreti.
Na’şı bilinmezin
Şiire dayadığı başından
Dökülen alın teri her hece
Kekeleyen yüreğin
Sefil ve sakil mevcudiyeti
Bir nakkaş kadar titizlikle severken
evreni
Saran o koku değil mi ki
Sevginin eşliğinde miski amberi
Beyitlerin ve üzerinde yürüdüğü
İnce ipin bam teli
Sözcüklerde saklı asalet.
Hitabın yaşı ve yası
Aşkın inkârı ve itirafı
Yanıp küle dönen bir bedenden öte
Ruhun kabrinde
Saklı sırları şiirin
Yosun yeşili elemin
Sevgiliye özlemi
Aslında sırların hitabesi
Bir kudret gerek şaire
Elbet aşkın vuku bulduğu
Titrek sesinde gecenin
Hüzün kadar yeknesak ve hikmet dolu
Bir hasret iken
Mihenk taşı ömrün.
Kifayetsizliğin zincirleme ritminde
Başakların dolgun başına eşlik eden
Şiirden öte sabra katık
Hicreti mevsimin
Yüz görümü bir yolculuktan mütevellit
Yaşamak ne ki kavuşmaktan öte
Külliyen hasret ve yitik heceler
Mademki her şerde saklı idi hayır
Bir dingin haletiruhiye ki
Şiirin dokunduğu her yürek
Aslında şiir kadar yalnızlığa biat
Bir efsaneden de öte
Yazılmayanın da vardı elbet bir
hikmeti
Yazılan ne ki yaşanmadıktan sonra?
Yaşamak ne ki?
Şairin dokunulmazlığında
Güme giden o tecellide dahi
Saklı iken tesellisi mevsimin
Dökülen her dize yaprak yaprak
Sararmaya muktedir bir izlekte saklı
iken aşkın bekası.