Sözcüklerim yorgun, muallim ve
azadesi yüreğin efkârda saklıyım ben ve endamlıdır vazgeçişlerim.
Havsalamda saklı sırlar ve ömrün
nüktesi.
Aksayan ayakları aşkın amadesi ömrün
ve izafi bir rüzgârım.
Yüreğin püskülleri salkım saçak ve
süpürür etekleri cübbemin yerleri öyle ki göğe dahi uzanır kumaşı varlığımın
kadife rakkasesiyim ben aşkın ve indinde imkânsızlığın, çeperinde saklıyım
yalnızlığın.
Ah, manidar sözcükler iklimi…
Ah, dik yakalı dik başlı şehrin asla
da bir araya gelmezken iki yakası…
Ve yakamdan düşmez hüzün ve
şiirlerdir, reçetem ve vebali gönlün ve kotası dolmuşken göğün.
İsli yollara serilirim gecenin
güftesinde semiririm aşkın nüktesinde eksilirim ve hüzündür büyüten sevdamı,
muallim ne de olsa acıyla beslenirim ve esnetirim gönlümü.
Rugandır çizmeleri şehrin.
Çapkındır yedi tepesi şehrin.
Bir cihat misali sürüldüğüm…
Bir cihan ki sürgün edildiğim.
Yufkadan yüreğim ve içimde kalan
ukdenin devindiği gönül rahlem.
Beyzade mevsim ve şehrin göçmen
kuşları ırak olduğum kadar mutluluktan.
Devasadır havsalası bilinmezin ve
şerh düşerim imkânsızlığa, muallim bu yüzden en çok imkânsız aşkları severim ve
en çok imkânsızlıkla sularım ruhumdaki cebbar ve dikenli gülleri…
Nurdur göğün serpintisi.
Candır aşkın nişanesi.
Hüzündür dünümdeki yaralı ceylan.
Geçkindir şarkılar beyhude olsa da
aşkla beslenen.
Miadı doldu günün, muallim ve de bir
ömür cebelleştiğim ruhuma askıntı olan rüzgâr dikiz aynasında evrenin bazense
kör noktası sevdanın ve korunda saklıyım ben gecenin ve közünde göğün ve
kolbastı acılarla harmandalı oynar cebbar varlığım.
Küçük bir kız çocuğum da.
Çocuksu sevgimle ve neşemle taşarım
kabımdan.
Bazense ısrarla ağlar ve çağlarım ve
adak adadığım göğe çaputlar bağlarım.
Müdavimi olduğum şu s/onsuzluk.
Mealim iken hiçlik.
Mücbir sebeplerle doğup öldüğüm aşikâr.
Mikado çöpleri gibi dağıldığım da
esen rüzgârda saklıyım ve esnettiğim kadar ruhumu emsalsiz bir huzura gebedir
kalemin varlığı, muallim.
Gövdem delik deşik yüreğim de.
Yarenim aşk aşikâr kalemim de.
Kalenderdir sözcükler topa tuttuğum
ve kale bildiğim kalemimle seyyah gövdemle devşirme hüzünlerle aşarım engelleri
ve cebelleştiğim kadar kendimle söz geçiremem de sevdi mi yüreğime…
Manen zenginim ve aşk dolu.
İstikrarla âşık olurum ve dona kaldı
mı da insan bir ömür boyu.
Şahindir bakışları gecenin ve
peçesinde saklıyım karanlığın ve uçuşan perçemim ve pişekar yüreğim bazen
sergüzeşt bir beste kondururum tepeye bazen susa kalırım şakıdığım kadar
sessizce.
Her sus payı söylemdir yüreğin
rotası.
Her enlem her boylam bense kutuplarda
saklı bir zerreyim.
Kandığımdır cihan ve kandırıldığım.
Kanadığımdır aşk ve kaykıldığım.
Nazenin ruhum.
Semazen benliğim.
Semada saklı sırlarım ve haresi
evrenin ve halesi mevsimin.
Mücbirdir dolunay.
Mücahidiyim yalnızlığın.
Kordan heceler ve körebesi sevginin
ve sobelendiğim bazen çömeldiğim genelde uçtuğum aşikâr.
Riayet ettiğimse kader bir rivayet
olsa da mutluluk inancımla tam gaz beklediğim ve yol aldığım ve de baş koyduğum
aşkın lal satırlarında tutuşan yüreğimle bir ömür sevgiyi içimde dilimlediğim
ve şimdilerde infilak eden yüreğimle sismik bir aşk bildiğim aslında
kanıksadığım kadar iç sesimde saklıdır benim sevdam ve aşk masalım.
Bir bilinmez iken rücu eden.
Bir dua ile rükû ettiğim sonsuzluğun
çağrısında hızımı alamayıp dokunmaksa en yükseğe.
İzafidir aşk, muallim belki de idare
lambasında yaşayan bir pervane gibi aşkı tavaf ettiğim kadar evrende saklıdır
mealim ve bu yüzden kimse anlayamaz içim yatan hüzünlü çocuğu ve çağrıyı
dillendirdiğim kadar da dilemması sevginin bazen hoyrat esen rüzgâr bazen hınca
hınç dolu yürek bazense bozguna uğradığım ve de sınırlarım ihlal edilmişken
topa tutar eşrafım beni.
Bir mealse bana yakışan meramı Allah
katında saklı.
Biz mizaçsa kaderin çizdiği ve kayıp bir
mizansende saklı tuttuğum yaralı mazim ve atim.
Öznemle muhalif.
Öznem iken gizil.
Öznemle sağdıç bildiğim her emir kipi
mademki evren, bana, sev, dedi…
Sevecen iklimle el sıkışan yüreğimde
konuşlu devasa bir yangın işin aslı ve işte yangından tek kurtardığımdır
yüreğim ve kalemim, aralıksız münazara ettiğim kadar mübalağasız sevmenin
hicreti ile kıblemde yanıp sönen bir yıldızın eşlik ettiği gül sıfatımda saklı
dikenlerim ile şerh düştüğüm umut ve coşkunun eşliğinde tavaf ettiğim kâinatın
tek zerresine denk düştüğümse tek gerçektir ve hiç olmadığı kadar içimin
acıdığı da, muallim…