‘’Yaslı yüreğimin utangaç itirafı: “Sizi sevmekte ölüyorum”(Alıntı)

 

 

Bir düşün sevgili, bir düşün

Orta yolu tutturamadığım kadar bir düş’ ün

İzafi yansımasıdır uçuşan bunca kelebek

Bozguna uğradığım asla değil bir martaval.

 

Kök hücresinden şiirin:

Derlediğim hayatlar saklı küfemde

Beti benzi atmış tüm düşlerin

Sayıyorum birden ileri

Bazen dönüyorum başa

Başa tutturulmuş bir not gibi

Yaslandığım dağın güncesi.

 

Önceme muhalif

Asılı kaldığım kaderin çıkmaz da sesi

Seslendiğimse muadili öncemin

Bir çocuk bir ergen

Sevdiğimden fazlası

Arşınladığım yolun geri dönüşü.

 

Sağırdım zamanın birinde

Ağırdan aldığım hayat çınlarken kulağımın dibinde

Savsakladığım mutluluk

Beyaz atlı prensi bekleyen olmadım ben

Çünkü hayatın prensi de prensesi de bendim ezelden:

Beklediğim kendim

Uçuşan perdelerin arkasına gizlendiğim

Gizimde saklıydı elem

Sonrama ömür biçtim

Dikiş tutturamadığım hayatın nüvesi bildim sevgiyi.

 

Dualarım aralıksız

Bazen çığlıklar attığım pervasız

Pervazı mı gönlün?

Hep sevdim hep sevdim

İri buğday taneleri gibiydim:

Dolgun sezilerim ve başım dik

Mizacımda sırnaşık hükümler

Emir eri idim evrenin

Emrettiğim elbet beynim ve kendim.

 

Dişimi kamaştıran bir acı

Gözümü kırpıştırdığım ihtişamı

Gök kubbenin.

Elimden tutan kaderim ve annem

Elemine edemediğim kadar sarsıcı bir sır

Serlerimi dertop eden kimsesizliğin imgesi

Bir buluta öykündüm hep

Bir de umuda

Ufukta saklıydım içimde kalan nice ukde nasıl da densiz.

 

Rabbime sadık ve sevdalı

Sevecen yüreğimle terk edemediğim bir beden

Aşkın uyruğu hüzün

Hüznün yansıması şiir

Şiirin sızlandığı asla değil gönül yarası

Yarıladığım ömür ne ki büyümediğim aşikâr

Gözümde büyüttüğüm insanlar kadar

Sevemedim en çok kendimi

Kıyısından köşesinden nasiplendiğim fıtrat

Seferisi duyguların

Firarisi şiirlerin

Fedaisi de aşkın

Nemalandığım gün ve gece

Nasipse en çok seveceğim yine ben kendimi.

 

Israrla arakladığım sözcükler iç cebimden

Kat izimle yaşadım ve sevdim ben

Yürekten dökülense mürekkep

İzini sürdüğüm bir evren bir de meleklerimle sırdaş

Aşka dönük yüzüm

Rabbimle hasbıhal ettiğim aralıksız

Beni bana sevdiren sadece iman gücü

İdraki zor olsa da gülümsemenin hörgücü.

 

Dikenlerim ve ben: açamadığım bahçeler

İçimde şakıyan bülbül

Rozeti ruhun bandığım sevgi ve umut

Kambersiz iken acılarım

Katladığım hayatın satır aralarında yaşarım ben.

 

İzafi değildir sözcükler

İnancın günbegün büyüdüğü

Asla isyan etmediğim

Sabrı katık eylediğim

Aydınlık yüzü göğün

Bakıp da evrene gördüğüm en sevecen mizaç

İçimde yankılanan o dev sarkaç

Meğerse benmişim bana uzak

Benmişim yine bana tuzak.

 

Ne bencil ne tek tüfek

Aşkla erdiğim bir makam

Mealim bazen; yağan sağanağın

Kördüğüm ettiği içimdeki döngü

Akan yaşlarımın tesellisi

Tecelli eden her yeni günün ve her umudun

Israrlı sesi kaybetmeden kendimi

Kaybolmaksa mükerrer

Tevekkül yüklü kıblem ve mührümü bastığım

Bitimsiz aşkın sırrına vakıf olduğum kadar

Sonunda kavuştum Rabbime ve kendime.