Düşlerin tek/elindeyim, bayım ve de
yalnızlığın fıtratında saklı bir rüzgârım…
Tenime değen her damla titrine sadık
olduğum doğa ve kabiliyetlerimi öldürüp giyindiğim tevazu denen mintan.
Hatırşinas bir coğrafyadır içimde
saklı.
Devasa bir kehanettir ruhumu arıtan.
Tensiye ettiğim duygular var ve
kabaran yüreğim ve minnet etmediğim kadar bir Allah’ın kuluna tapındığım aşkın
İlahi Ateşi.
Göz nurum.
Gönül coğrafyam.
Uzak ülkelerde saklı ruh ikizim
aslında İstanbul ile s/özlendiğim ve de mizacıma en çok yakışan iken şehir.
Aşka namzet rüyalarım.
Depreşen yalnızlığım kadar manidarım.
Hüznümse kesif bir sessizlikle yolu
kesişen ve muhatap alınmadığım bir cihanda ettiğim kelamın da verdiğim selamın
da bir karşılığı yok iken uyuya kaldığım ve gecenin kör vaktinde telefonuma
gelen acil çağrı.
İndinde sözcüklerin.
İtiraf edemediğim kadar da
hüzünlüyüm.
İnkârı yaşanan kıyametin.
Alametifarikası olduğum hayatın
neşesiz çocuğuyum.
Mevsim pek nazlı çok da kayıtsız.
Rüzgârla yıkanan arınan ruhum nasıl
da kifayetsiz.
Sözcükler mağdur.
Aşk yılmaz.
Yalnızlık iken hâkim olan.
Göle maya çalan hoca gibi sözcüklere
maya çaldığım.
Aşk gibi aşikâr altından
kalkamadığım.
Muteber duygulardan ördüğüm saçları
kaderin ve muteber gölgelere sunumum iken akıbeti yazdıklarımın.
Bir fasıl.
Bir hâsıla.
Bir Ekber.
Bir rabıta.
Bir denklem belki de yazılan her yazı
ve şiir bilinmeze rücu eden evrenin de ön sözü iken şairin yüreğinden akan oluk
oluk yaş gibi yas gibi yakardığı Rabbi.
Delişmen rüzgâr.
Divane yürek.
Meddücezri ömrün sözcükler ve umutsa
yarınlara umuda delalet.
Müzmin bir coğrafya ise ruh.
Muktedir olansa kader madem.
Matemi ile örtüşen şairin duvağının
altına gizlenen.
Zanlar.
Zamlı tarifesi ömrün.
Zekâtsa verilen en kutsalı.
Zaaflarına bazen yenik düşse de insan
şairin dilinden de eksik etmediği dualar ve Besmele her güne sadık vakıf aşkın rüzgârında
uçuşan perde perde.
Makbul olansa şükür duygusu.
Sabrın delaleti ve umudun bekâreti.
Mevsimin de bereketi.
Muhbir imgeler.
Muhafız alayı sözcükler.
Karadan bozma geceyi aydınlık kılansa
inancın hikmeti ve yaşamın selameti.
Birden başlayıp ikiye ulaşamazken
sonsuzluk denen boşlukta duygularla iştigal bir temenni ve zamanı öğüten kader
günü unutan şair ve acılarını satır aralarına yükleyip tekbir getiren asaleti
yalnızlığın ve de kimsesizliğini sonlandıran Rabbine duyduğu büyük aşkı ve
ibadeti aralıksız andıkça zamanın da zanların da durduğu ve işte Rabbi ile
buluşan sırdaş yüreği şairin bir bir de namzet iken aşkın devasa hikmetinde vücut
bulan umut ve imanla da güçlenen hayat bağı.
İnkâr etmeden yaşadığı.
İhya edilesi yüreğinin bazen
taşlandığı bazen taçlandığı…
Edebin ve edebiyatın sancağına da
sıkı sıkı tutunmuşken mümkün mü şairin sırtının yere gelmesi elbet Rabbinin
izni ve iziyle sonlanmak bilmeyen hayata ve gizeme de şerh düşen kalemin sıcak
nefesiyle…