Gülüşüm yanıltmasın seni ve
sessizliğimden medet umma ne de olsa şakıyan bir kuş saklı içimde; dışıma taşan
coşkunun gözyaşı ile kavurduğum kavrulduğum çöl ikliminde saklı bir çiçeğim ben
üstelik ruhuma kaç beden büyük gelen o acının ıssızlığında an geliyor
çiçekleniyor an geliyor soluyorum üstelik soluduğum hava yetmez bana yeter ki
soluklanayım huzurun tek zerresi dahi yeter boğulan ruhuma.
Sözcüklerim var çepersiz bir de isyankâr
yanım:
Yâd edilesi bir gülüş diliyorum
Tanrı’dan bir de
Sol yanımda saklı o kırık saksı
İçini eştiğim ne ki?
Kirli tırnaklarımdır belki de
geçirdiğim pençe
Yalnızlık denilen o kalın duvara.
Akseden bir ışıktır saklı sandığımda
Telaşla sakladığım çocukluğum
Yetmezmiş gibi saklandığım bir kuytu…
Kalantordur gölgeler
Yürek ve sevdamsa pişekar
Yüksek ökçelidir sessizliğim
Dikiş tutmadığımsa şu ömür
Kamikaze bir düştür
Dürtükleyen yalnızlığımı ve hikâyemi
Her kaleme aldığımda dumura uğrarım
hem
Gel geç sevgilerden asla haz etmedim
ben
Bundandır hüsranım
Hünkârımsa Rabbim ve eşlik eden
niyazım.
Karambole giden zamanda adeta devasa
bir kantar
Bir ölçüp bir biçtiğim duygular
Taşkın mizacımla pekişen kaderim
kadar
Kederimi dahi sevebilmeyi öğrendiğim…
Uçsuz bucaksız bir bahçedir içinde
koştuğum
Hali hazırda dar geçitler uzanır
En önümde: uyumsuzluğumsa miski amber
kokar
Uykularımda mutluyum hasbelkader
İçerlediğim bir yaştan fazlası
saklıdır
Yüreğimin arka bahçesinde;
Önünde ise cennet misali sözcüklerim
Her birinin başını özenle sevdiğim
değil asla yalan
Yakalandığım rüzgâr gibi huysuzum da
Dipçiği kalemin bazen boyumu aşar
Bozguna her uğradığımda tek
yeltendiğim
Yakarışımla günbegün yakınlaştığım
Mevla’m
Ve kaderim
Başım gözüm üstüne
Beynamaz gölgelerden firar edeli çok
olsa da
Çoğul kimlikleri ile başa çıkamadığım
kadar
Sadece Rabbimden dilerim
Sancağım ve saltanatım ise saklı
secde ettiğim günün
Beş vakti ve işte daha da çoğalırım
Devasa bir ışıktır mademki yolumu
aydınlatan
Kâh kat çıkarım İlahi Aşka
Kâh yüz sürerim içimdeki enkaza.
Bahşedilen her nefes törpüler nefsimi
Sadık kaldığım rahmetle aşikâr
Boydan boya eserim dağların
yamaçlarında
Kanat açarım zaman zaman mevsime
Tepinen her sözcük benden parça
Sökün ettiğim bir o bir bu yaka
Şehre âşık bir cinnetim ben
Her delirdiğimde susup sakındığım
gözümü
Boynum nasıl da kıldan incedir O’nun
nezdinde
Ve işte pekişir sözcüklerim
Hararetle istiflediğim kelam ve
selamın nazarında
Cinnetim geçer cennete göç ederim.
Cehaletim diner sığınak bildiğim
rahmetle
Koparım bedenimden
Çürüyen düşlerime bir çelme de ben
takarım
Akarım da akarım ırmaklar gibi
Nezaretinde inancın bir damla iken
haiz olurum
Okyanus gibi çağlayan coşkuma
Eşlik edendir koruyucu meleklerim
Her acıdan sindiğimde solumda açar
çiçeklerim
Elbet İlahi Aşkın rahmetiyle feyiz
alırım çiçekten böcekten.
Baş koyduğum bir buyruk ki
Hazır ve de nazırım vakti geldiğinde
Yeter ki; O, ‘’ol’’ desin
Ve huzura denk düşer acılarım
sonlanır da tek tek
Tekleyen yüreğimse İlahi ışıkla yanar
söner aralıksız
Elbet aşktır bu aşk hazırlıksız
yakalandığım
Nazenin bir güfteye meylederim
Sararıp da solduğum günlere nispet
edercesine
Doğarım ansızın.
Asidir ruhum
Asildir yüreğim
Dingindir sözcüklerim her
buluştuğumda Rabbimle
Ve sekerim en baştan
Hem sakarım da ben en çok da severken
Yâd edilesi binlerce anı donar kalır
anda
Andan rücu ederim sonsuzluğa
Kaybolduğuma hükmettiğimde ansızın
bulurum kendimi
Başına buyruk bir rüzgârdan
fazlasıyım üstelik
Şah damarımdan yakın huzura tanıdık
Sulh bildiğimdir dua vakti
Kendimden geçercesine sevdiğim kadar
sevilmenin hikmeti.