Bir rengim yok benim, bayım ve
bedeller ödediğim: ah, benim uyumsuz fıtratım.
Köhne bir dehlizde saklanmadım ben
Bilakis aydınlıktım bir o kadar
aykırı
Muhatabım varsa yoksa Tanrı
Irkımdı aşk
İndinde sevginin seyyah imgelere
asılı bir neyzen
Üfürdüğüm sözcükler
Ovarken sırtını içimdeki kaçkın
çocuğun
Mızrabım ve mihrabım bir de miracım
Sedeftendi elleri sözcüklerin
Bazen el, el üstünde geçti ömrüm ne
de olsa göz bebeğiydim
Sevdiklerimin
Bir de sektiğim her sevecen iklim
İkiletmeden yaşadım yaşattım varlığımı…
Kalburüstü bir mevki ve makamsa
arkamı yasladığım
Hem, hem, uçuşan zanlardan uzaktım
Ufaladığım o devasa kaya parçası
Belki de beti benzi atmış siyah beyaz
bir resimdim
Recim edildiğim mi?
Rest çektiğim mi yoksa?
Mehtabın aşkı
Yalnızlığınsa sürdüğüm saltanatı
Ancak kalabalıktı içim
Dışımda taarruzu engelledi birileri
Korunduğuma delaletti hem nefesimi
Saklı tuttuğum günün gecenin merhemi
Elbet dualarım saklı tutulası
Elbet tükenmek bilmeyen nazı
Yansıttığım hem kendim
Asla kekelemediğim
Bir de aşka düştü mü insan.
İsyanımı dahi onaydan geçirdi Rabbim
Gel gör ki başım da dertten
kurtulmadı
Kaç defa dans ettim Kara Melekle
Ah, o karartma geceleri
Sessiz ve minyon bir özne olmanın
bedeli
Özlemse sırıtan aralıksız
Bense hep sevdikçe pervasız
Seyyah varlığımdan dökülenler turkuaz
Saydam düşlerimden örülenler
Safran sarısı mevsimin atmışken benzi
Boykot ettim sonra ansızın dünyayı
İçime kapandığım yıllar tükenmez
kalem misali
Akan mürekkebi hüznün teyelli
acıların miadı
Dolmadı işte dolmadı.
Delişmen rüzgârın esefle tutturduğu
Ne olmuştu hem azıcık ağladımsa?
Andıkça rahmeti şüheda mazime
gönderdiğim
Hem görgüsüz değildi yüreğim
Sadece açlığımı giderdim
Bitimsiz hayallerim ve coşkum
Yelken açtığım sonsuzluksa asılı
misinasında kaderin
Kederimi dahi kabullenip sevebildiğim
Elbet yatak döşekti sözcükler
Kıyıma durduğumu bilmeden
Kıyılmış sandığım yüreğim
Nice dilim nice eksik cümle
Cümleten sevdiğimse ahalisi evrenin…
İşte ansızın doğdum bir gün
Bir de devindi ruhum aralıksız
Mezhebi geniş kimse uzak durduğum
Varsın da bozulmuş olsun şirazesi
dünyanın
Bense sadece bekledim hatta beklettim
Beynamazlara idi yaptığım gönderme
Allah rızası için yaşadığım mı suçtu
hani?
Ve deli gibi yazdığım
Devşirme imgeler sızlanırken sessiz
kalamadığım
Bir gecenin yarısı el sıkıştığım
sevgili ilham perim
Katıksız esen nefesi ve rüzgârı
Üstüme boca ettikçe coşkumu ve
hayallerimi
Top tüfek yerine kalem sözcük
kuşandım
Çünkü ben sevdalı bir kalem-kakandım.
Kayrasında sonsuzluğun kimse yüreği
buz kesen
Buz dağım eridikçe köpürdüm
Köpürdükçe şahlandı sözcüklerim
Ve işte en sevdiğim şah damarımdan
yakın güzel Mevla’m:
Ki nasıl ayakta kalırdım kalemle
dimdik
Mademki ‘’ol’’ demişti bir vakit
İsraf ettikçe sevgimi büyüdüm
Büyüdükçe küçüldüm
Çünkü büyükten büyük sadece Allah idi
Secdeye vardığım aralıksız günbegün
Yeltendiğim huzurun esintisi
T/aşkın yürekten süzülenlere
Bir nebze de olsa yağan nurun rahmeti
Bin bir vakit bin bir gece
Derlediğim duyguların ikbali ve
kıymeti
Nazara geldiğim bir ömür ne ki?
Mademki O idi beni benden dahi
koruyan…