İltimas geçen bir düş olsam keşke…

Ölümün evrelerinde sırıtan bir üzünç misal.

İkilem yüklü iklimde saklı bir referans

Akıl ikliminde savrulduğum

Yüreğin nazında huzur bulduğum

Elbet bu dünyanın da ötesi berisi

İçimde saklı bir temaşa

Aşkı ve sevgiyi kutsayan evren adına

Solan bir tebessüm isem

Hıçkırığımda saklı gizem

Gamzelerinde ömrün tüm insanlığa hürmet eden.

 

Mizacım yatkınsa yanılmaya

Yanıltmadan yaşamak olmadı mı ilk sırada?

Bedel ödeyense düşler

Kanıksanmış her yanlışta

İçine düşülen bir renk çukuru:

Alı al moru mor riyaların

Göğün peksimet tadında kıvamında

Bir serzeniş ise içine düşülesi

Sözcükler can yeleği

Şimendiferi özlemin

Hala vuku bulan özlemi ve sevgiyi

İliklemek mi aynı anda?

 

Lacivert göğün matemi

Nazenin bir fısıltı

Aşkın ve sevginin olur mu hiç ayrı gayrısı?

Tebessüm ehli bir yürek

Devşirmeleri evrenin

Devingen mizaçta saklı bir semazen

Evreni ve aşkı tavaf eden

Üstelik bir ömür en elzem.

 

Muhtevası ömrün

Bordan heceler kordan atlas yürek

Sancılı mabedin kıyıma uğradığı

Fevri meltem hem neye gerek?

Üstlenmekse yanlışı

Doğrudan yana kıvılcım püskürten şaşkın felek

İlla ki kabullenmenin ilk şartı

Ney sesinde üşüyen bir kimlik

Aşkın ahusunda sevdanın da nazında

Her rengi beyaz; her aşkı temiz bilmek.

 

Elbet vardı Mevla’nın bir bildiği

Düşkünlüğümüzse sevgiye dalsak da kimi zaman hayale

Rüştünü ispatladık ispatlayalı umudun

Rengimizle ne aldattık ne de savurduk

Şimdilerde rest çekilen neyse

Kimlik derdini de geçtik geçeli.

 

Cümleten de firar etti iyelik ekleri

Benden çıkıp yola varamasak da bizin mizacına

Düşkün değil miydik?

Cihanın bitimsiz nazına.

Reddi güç kabulü güç iyi de

Mümkün mü yok saymak cenneti?

Hala fetva veren yüreğin saklı mabedi.