Düş ikliminde saklı gülücüklerim…

 

 

 

 

Ah, rüzgârın cereyan ettiği bir iç çekiş

Miski amber kokusunda kaybolmamın ertesi

Hicabın da karekökü

Sefil yalnızlığımın tanrısı sanrılar.

 

Sancılandığım her gün bir ölüm

Doğumumu müjdeleyecek bir şiirdir olsa olsa

Evrenden tek dileğim.

Maviden bostan

Sözcüklerden diktiğim yorgan

Muştalayan karanlıkta hazır ol da durduğum

Zamanın mekânın yerlisi bir gülüş

Yersiz sevdiğim mi ters tepen?

Yansız sevdiğim her insan her iklim

Kıymete binecektir elbet bir gün varlığım.

 

Tokası kırık sözcüklerin

Yüreğin neşridir saklı şiirin güftesinde

O minval ki;

Kılı kırk yardığım

Belki de en ulvi tepe aşkın bakir tınısında saklı rakım

Yerleştiğim gecenin kuytusunda sindiğim

Gözle görülmezdir yaralarım

Yarenlik eden kalemin de fetvası

Karambole giden ömrün feri ansızın yitip gitse

Ve işte o an serileceğim huzurun ipek tenine.

 

Muaf tutulduğum mutluluk

Nutkumun tutulduğu saf tuttuğum ufuk

Bir kanaviçe misali örüntüsü sözcüklerin

Yâd edilesi mutlu mazimin hali hazırda hezimeti

Diken diken kimi zaman yorgun ruhum

Mevsime meyledip de güneşte kavrulduğum

Bir iklimim ki;

Peçesi yalnızlığın

Dokunulmaz olsaydı keşke varlığım.

 

Elemin bekçisi şairin sabrını katık ettiği anbean

Ulaşılmazlığın yitik güncesi günbegün

Sancılı bir var oluşun hikâyesi

Dizelerde buluştuğum kâh asalet kâh rehavet

Son umudun dahi terk etmesinin mümkün olduğu

İçimde saklı kalabalık

Ve işte şerh düşüyorum güne…

 

Bitiminde sözcüklerin

Gözlerimi dikiyorum yalnızlığın bam teline

Ne uygunsuz ne uyumsuz

Belki de karanlık gibi alabildiğine uğursuz…

Olamam ben asla olamam

Her ne kadar dikiş tutturamasam da yaşadığım ömürde

Bakir tınısıdır sözcüklerin kalbimin attığı

Solgun yüzümün saldığı son nutuk.

 

Gönlün neferi bir yıldız kümesi belki de

Yüreğimin odaklandığı şu sevdalı gök kubbe

Rabbimle buluştuğum her anım her günüm

Gücüm yettiğince seveceğimdir kendime verdiğim

Her buyruk.

 

Şifası ve şivesi ve şirazesi de kaymadan gönlün

Bir gün batımında varım

Bir de açan gülün goncasını rahmet bildiğim

Doğanın teşviki ile bazen çiçek bazen insan gibi yeşerdiğim

O iklim ki;

Yüreğin meylettiği solgun bir heceden çok fazlası saklıdır içimde.

 

Gönlün rotası

Bir de mevsimin bohçası

Sapır sapır dökülen yapraklarımdan ördüğüm tacı

Mademki bana emanet etti kâinat

Ben de teslimiyetimle Rabbime.

 

Rızık bildiğim her duyguyu

Yeter ki razı olsun da Mevla’m benden ve sevdiklerimden

Kayıp bir gülücüğün peşindeyim nicedir

Elbet her sorunun cevabı da saklıdır içimde

İç edilmiş olsa bile mutluluk

Resmini çiziyorum işte hayatın

Bir şiirden çok kayıp kimliğimle

Misafiri olduğum hanın çıkış kapısına yöneldiğim anbean

Lakin daha çok da işim vardır ruh bedeni terk etmeden.

 

Azığı sözcüklerin

İçinde saklandığım ambarı duyguların

Sevi dilinde eşlik eden rahmetin indinde saklıyım

Birden başlayıp varamadığım ikiye

Elbet ereceğim bir gün ben de mutlu nihayete

Gönül ister ki hidayet olsun son durağım

Yüreğin de duvağında saklı bir resim gibi

Kıyama durduğum umudum ve muradım

Allah katında saklı ruhum ve tüm yaralarım

Yamalı bohçam bir de gaipten gelen coşkum

Her zerremle emanetim Rabbime…