Bi̇r şi̇i̇r di̇ki̇yorum hafiz
Yanmakla eş değer sessizliğin kol
kanat gerdiği o devasa hezimet belki de korunaklı dünyalarımızın müdavimi iken
sihirli şiirler.
Tümceler arsız.
Tümceler yansız.
Ve kelimeler sırıtkan kimi zaman
kilit vurulası bir acıyı da ifşa eden sedef yürek her halükarda duyumsaması
sayesinde İlahi bir Aşka yürürken günün de müsveddesi gece ve aşkın ırmağında
yıkanan o ölü balık ve ansızın bir mucize hâsıl olup da yeniden can bulacak bir
nefer gibi sadece Rabbinden isteyen bir hediyenin sunumu iken niyazların kabul
gördüğü evrenin asma katı.
Aşkın şahikası.
İmlecin suskunluğu.
Körebe oynamak kadar da masumane bir
oyun iken içimizin dolup dolup boşaldığı bir heves de değil yazmanın içinde
ukde kaldığı bir çocuk gibi duvarlara tırmanıp tavanda bile yürüyebilirken
içimizden gelen o coşku.
Bir firarsa özbeöz bizim.
Bir inatsa sevmek, sevgiyi
taşlayanlara yağan bir lanet.
Kurşungeçirmez de değil üstelik hüzün
hırkası hayli tevazu yüklü fazlaca hırpalanmış gel gör ki umudunu da saklı
tutmak en çok da sevmelerin öznesi iken ve sevmek için neden bile yokken
yüreğimizi koyduğumuz bir yolculuk yürümekse Rabbimizle elbet yeryüzünde saklı
geçici hevesler ve kimin tapındığı mal mülk ve işte izdiham yaratan bir koşu.
Her şiir yeni bir başlangıç
Her başlangıç ise dünün artık
yarenlik yapmasının gerekli olmadığı elbet geçmişteki hatalardan ders alacağız
lakin körü körüne de bağlanmayacağız geçmişin acı veren tozlu yollarına.
Bir şiir dikiyorum hafız.
Sökülen yüreğimi de sen dik yetmedi
dikilen gözleri kovala da çekip gitsinler kendi karanlıklarına.
İmha etmem gereken şeyler var.
Misal.
Bir yarayı daha da deşen.
Misal.
Bir yamayı söküp kendi açığını
gizleyen iblis.
Bir masal dikiyorum hafız içinde
olmadığım sonra da iki yakamı ilikliyorum lakin vapura binmeden geçemem ben
karşı yakaya.
Bir düşü de sen dik, hafız ve
yüreğimi kundaklayan meleklerime sahip çıksın dualarım ki en çok duaya ihtiyaç
duyan da benim.
Uyurken nazarlardan korusun Rabbim
tüm bebekleri ve güzel yürekli insanları ve itikadıma sahip çıkarken efsunlanmış
kalemimle fethettiğim kaleme de diktiğim mi sancağımı.
Nefesini tut hafız tıpkı benim gibi
ve nefsini de göm benimkinin yanına ve küllerimi saklı tut çünkü ant içtim ben
en azından arz ettim evrenden en çok da bahşedilene duyduğum şükürle karanlığı
alt etmenin yolunu da buldum.
Bir tek kendimi bulamadım, hafız ve
her anlamda kusurluyum da en çok da severken tüm kâinatı tam da kendime dokunup
sevmeye başlamışken…
Geç mi, hafız?
Geçenler geçsin, be hafız ve geç olsa
da koşmaya devam edeceğim ve yüreğimi illa ki temize geçireceğim en azından
iyilikleri ve güzellikleri temize çıkarmak adına azıcık da bulaşmış olsa çamur
üstüme başıma hala beyaz kalmayı beceren bir ruhum var gerçi tepelerine
karların yağdığı ama kolay kolay da erimez hani bu kar yığını en çok da
yıkılmadığıma işaret iken evrenin bana sundukları ve sadece benim görüp de izah
edemediğim.
Geç, hafız her şeyi geç de bakalım
işimize daha çok seveceğimiz şeyler var ve doğması için güneşin de sayısız
sebep var en çok da yüreği dağlayanlara cevap olarak kimseyi kimsesiz bırakmaz
iken yüce Mevla’m…
Bir şiir dikiyorum hafız.
Sökülen yüreğimi de sen dik yetmedi dikilen gözleri kovala da çekip gitsinler kendi karanlıklarına.
Harika yazıyorsun canım güzel yüreğine sağlık.tebrikler selam ve sevgilerle .
hoş geldiniz
çok çok sağ olun güzel yürekli şairem
sevgimle selamımla canım arkadaşım