‘’Gözlerin gözlerime değince
Felaketim olurdu ağlardım
Beni sevmiyordun bilirdim
Bir sevdiğin vardı duyardım
Çöp gibi bir oğlan ipince
Hayırsızın biriydi fikrimce
Ne vakit karşımda görsem
Öldüreceğimden korkardım
Felaketim olurdu ağlardım…’’(Atilla İlhan)

 

 

 

Düşlerim metruktü senden evvel, zulüm kokan zamanlardan geçtim bir yıkımsa içimdeki mahzen dirilişti seni sevmek.

 

 

Zakkum kokan gecelerden aşırdım seni

Sessizliğin melodisi ile yıkandı şehir

Bir imla hatası idi belli ki bu aşk ve şiir.

 

İhbar ettiğimdi Yaratan

İhtiva eden yürekten taşan sitem

İmleci aşkın

İnzivada geçen ömrün

Telaşı ve sarkacı ve sabrı

Tükendi tükenecekken

Muştalandı mevsim

Bahara yatkın yürekte serili zemin

 

Bir papatya ya da gelincik

İfa ettiğimse aşktan da üstün ve büyük

Bir özlemle koştuğum bilinmez

Nasıl da sadıktım düşlere

Kindar insan yabani gülüşüne iblisin

Bense uzağında kaldım insanların

Sevebildiğim kadar da mutlu bir rüzgârdım

İçin için esen büyüyen

Görgülü bir acıydım ben

Ses etmeden yüklendiğim

İhtimam ile yeşeren çehrem

Gönül gözümde ayraç

Aşka ve Mevla’ma duyduğum ihtiyaç

İşte şiirlerdi haiz olduğum tek ilaç

 

Kimine göre uyak kimine göre uyruk

Bense tereddütsüz sevdim ve yazdım başına buyruk

Ve işte iklimlerden bahar

Güneşin solgun gülüşüne tanık ve de tek sanık

İlahi Çeşmesi yüreğin

Zincirlerden boşalmışçasına kalemim

Zemherilerde tüten duman gibi

Kalbin ritmine yenik düşen zebani

Meleklerin koruduğu sefil bir fani

Olmanın nimeti ve hikmeti

Sanır mısın ki saklı kalırdım hayatta

Eğer ki Rabbim sahip çıkmasaydı bana?