Bir avuntusun sen ve sessizliğin
minvalinde saklı gizem.
Tenimde yangın
Göğün oynaşı yıldız ve mehtap
Aşkla erdiğim aşkla eridiğim
Kum torbalarında saklı bir güç gibi
İçime döndüğüm dışıma sustuğum
Tüm yanlışların doğruları götürmediği
Bir yaşam diliyorum evrenden…
Sözcüklerin sıcak sobadan tüttüğüne
dair
Üşümüşlüğüm
Geçtiğinde sıcakkanlı bir sevda
türküsü
Ve işte yorgunluğumu örten yorganın
yongası
Her sözcük baş koyduğum
Her baş veren acıdan uzak durduğum
Mentollü şeker gibi şiirin verdiği
ferahlık
Ben ki fedaisi hüznün minvalinde
Bir yanıp bir sönen ışık
Tuzladığım balık mı yoksa boğazıma
kaçan kılçık…
Ve işte efkârıma bandım geceyi
Hükmeden Rabbime dönük yüzüm
Yalnızlığımsa şatafatlı bir varlık
Olmaya doğru yol alıyorum
Sefasını süremediğim ne varsa
Bir düşün çürüğünü dahi doldurmaz
içimdeki acı.
Mehter marşıyım gezegenin
Bir ileri aşk
Bir geri özlem
Manen doluyum madden yoklukla hemhal
Varlık olmanın kastı ise bir sözcük
Elbet aşktır savurduğum nida ve
çığlık.
Aşina olan gözlerime
Aşikâr olansa yalnızlığın peçesinde
Sindiğim kadar aşka tutsak
Söndüğüm kadar gecenin ferine
taziyelerimi sunduğum
Tutuşan yüreğim
Talaş serdiğim tozlu yolun fermanı
Elbet ayaklarımı yerden kesen
rüzgârın mimarıdır
Aşk iken sırnaşık
Layığı ile sevebilmenin de fıtratı
Yoksa ne mümkündü ayakta kalmak?
sağ olunuz