Hangi düşsün sen, engebelere sarılı
bir tutam umut kattım yalnızlığıma ve örtündüğüm gizin peşinde koşar dururum
gündüz gece…
Hangi düş’ ten düştün söyle?
Dikiş tutmaz yarama sığınan bir
vaveyla…
Ah, öksüz sevgili ah…
Ötenazi yaptığım son gülüşün üstünden
seneler akıp geçti
Akmaz dedim gözyaşım gel gör ki…
Akmak ne kelime çağladı gecenin yüzü
suyuna hürmeten
Hicaplarımla bağladım ben düşlerimi
birbirine
Bir birikintide cilveleşen iki
damladan kuruyandı
Seninki.
Kurakmış mevsim
Kurdeşen dökmüş düzen
Kurdelem bağlı cesedime
Kıydın ya sen bendeki bu esir düşmüş
aşka:
Kırıldım defalarca
Kıydım da yalnızlığıma
Kıyamadığımsa sen
En çok da kıyama durduğum
Her ezan vakti
Nabzını tuttum evrenin
Sönen bir yıldıza söylendim
Söz kırımı idi şiirler
Sudan bahanelerle yılmadım ben
Taş taşımadım ağrımadı kolum
Sadece kol kırılmıştı yen de içinde
kalan
Yan gözle bakmak ne haddime gelip
geçene?
Sadece süzdüm demli mısraları
Üzgün durmaktan öte
Üzerimde ağır bir yük belki de
Meddücezri mazinin
Mikado çöpleri gibi dağıldığımın
ertesi
Dağınıklığı sözcüklerin
Efkârımla yıkadım ben tüm kirleri
Hala da masum kalabildiğim Rabbin
hikmeti
Yaldızlı idi yollar
Bir yıldız olsam ne ki içine çeken rüzgârın
Nezdinde sürüklendiğim?
Gün ve gece ve ne çok özlem
Öznesi olsam ne ki bu aşkın?
Öz veri ile sana yazıldığım
Ön sözü kabul görmemiş bir fermanın
Zil çalan etekleri efkârın
Batılı gizemin
Garbı hayatın
Gardını almıştım nasılsa bir kere
yüreğin…
İçime oturan o tek bakış
Kuramlardan firar eden yakarış
Kuru kuruya sevenlerden olmadım asla
Kural dışı bir sitem ve öten sireni
Öykündüğümse içimde saklı
Öldürdüğüm nefsin üzerinden geçen
onca seneyi
Nasıl yok sayarım hem?
Yoksunluğum Allah katında karşılık
buldu bulalı
Yüreğin de kavuştuğu egemenliğe
Bir yıldız da sen çak
Çakmak çakmak gözlerimden doğacaktır
da umut.
Gönlümde saklı sureler
İçimde derin bir yarık ve iniltisi
gecenin
Kimse cephe alan varlığıma
Masumca sevmek miydi hatam?
Ve görmeden duymadan
Ve hazanı muhatap aldığım
Bir yakarış içten taşan
Bir hazne dolup boşalmayan
Bir hicap değil asla
Bir hitap belki de aşka
Şapka çıkaran
Alnımın akıyla sevmenin hatırası.
Elbet düşmüşlüğüm gözünden
Bir su damlası kadar berrak ve duru
olsam bile
Endamlı cüsselerle bağdaşamam ben
Bağrı yanık özlemle sevişen karekökü
yalnızlığın
Ve işte ulaştım en tepeye o ulaşılmaz
zirveye
Sancılandığım ölüm öncesi
Safiyetimle yaşadığım ömrün hikâyesi
Yan çizse de kader başım gözüm üstüne
Yâd edilesi bir dünden öte
Bağrıma bastığım taşın öyküsü.