Dışladığım bir iklimdir hüzün ve bakaya kalan bir mısradır içimde saklı gizin izinde metruk hanelerde yanan bir ışık ve benzeri temenni ettiğim kadar yağacak günün rahmetinde.

Issızlığım bakidir.

Yürekse sabi.

Safi öksüz kalbim meylettiğim bir bahar gizemi ömrümden ömrün gittiği varsa yoksa yalnızlığın külfeti lakin…

Meddücezrinde şafağın gün ışıdı ışıyalı ve soğukta buz kesen kalbim günü ıskaladığından beridir gece teşrif etti günün d/ağladığı bir sarkaç misali ithaf ettiğimdir sözcüklerin nemli namlı tarifesi.

Eziyet edenler sanırlar ki: onlar her şeye muktedir.

Tanıklığında meleklerin kopan kanatlarımı dikendir Rabbim.

Bir kanadım var ki bir de kat çıktığım hidayetin basamaklarında sektiğim bir duygudan diğerine yüreğin arpa ambarında gagaladığımdır umut ve sevgi.

İklimler gürül gürül.

Yaşlar da.

Nemalandığım acılar ne suskun ne de alışa geldiğim bilakis anbean büyüyen bir hüznün eşlik ettiği.

Çaresizliğim ve ben damgalandık.

Benden gayri bir yoldur ki uzanan önümde.

Benden gayri bir tuzaktır ki üstünü örttüğüm gecenin zifirinde.

Zikrime eşlik edendir fikrim ve bol keseden sevdiğim hayatın iz düşümü ve işte kendimle baş başa kaldığımın da kılavuzudur konuştuğum bülbül.

Çeperimde yanan bir gül ki…

Gül çehremden dökülen güller ki…

Dikenlerini kendine batırdığım bir rahmet ki hüzün aralıksız peyda olan ve işte hayatın gerçeklerini nasıl da yaşıyorum kimse yalan yanlış beyanat veren, zuhur edecek İlahi Adalet sayesinde koşuyorum hem gün ışığına hem kabrime.

Mazhar olduğum.

Mazlumluğumun kundaklandığı.

Medarı iftarı iken büyüklerimin her birinin çoktan göç ettiği.

Gücüm azalsa da palazlanan yüreğimle ve inancımla fıtratımı sadık kıldığım kadar doğruya ve rotam nasıl ki Allah yolunda ilerlediğim kadar kendimi kabullendiğim kendime sahip çıktığım ve işte ifrata kaçan bir yalnızlıkla tek bir buse konduruyorum annemin ak alnına.

Göçmen kuşlar uzaktan çağırırken…

O gitmesin diye canhıraş mücadele ediyor ve dualarıma sığınıyorum.

Kaderin ters yüz ettiği kederin çoğaldığı bir günün arifesinde salkım saçak konuyorum en büyük buluta ve kırık kanatlarımı usulca okşayıp tavaf ediyorum yeri göğü yorgun ruhumla.

Yüreğin seyrüseferi.

Yalnızlığımın döngüsü.

Sessizliğin hicreti.

Ve işte bir yaşam öyküsü…

Hırpani bir gün deşerken yaramı hercai sözcükler de kor misali yanarken ve yakarıyorum sadece ve sadece ulu Rabbime ve içimden geçenleri sadece O bilirken kimse bilmezden gelen avurtları çökmüş tembel güneşle hasbıhal ediyorum kalemin nidalarını susturup fısıldasa bile kalemin bilen ve duyan biri var şükürler olsun ki.

Azap denizinde boğulduğum.

Azgın dalgalara veryansın ettiğim.

Azığım iken umut seyyah bir sözcükten çıktığım yola ve şiirlere konduğum kadar da göç etmek istiyorum bedenimden.

Tutulan nutkuma sahi çıkan.

Tutuşan yüreğimi soğutan.

Üşüyen kelimelerime diktiğim hüzün hırkam ve de…

Meylettiğim bir umuda dair.

Mealimi bilenken melekler.

Tayin olduğum hüzün makamında derdest edilmiş yüreğimden kopanlar ve de.

Azat edilesi bir köle misali misafirim bedenimde.

Ayan beyan değil içten içe sökün eden duyguların mimarisi ve eşleştiğim bir beste iken evrenin susmak bilmeyen cıngılı.

Üstü örtülü ruhlar âleminde.

Yorgun kalpler tünelinde.

Yâd edilesi dünden ayrı düştüğüm.

Menşei belki de ölüm olan hayatın zamlı tarifesinde.

Öyküleştirdiğim nice şiirse ömre bedel ve her pes ettiğimde ruhumun paslaştığı umut balyaları kim bilir kaç dalyaya denk gelir yalnızlığım ve kollarımdan kayarken annemin sessizce gidişine sessiz kalamadığım kadar ruhumu ve dualarımı sadece anneme adadığım yeter ki öksüzlüğe uyanmamayım yeni gün çağırırken adımı ve ruhuma eşlik eden prangalara dahi razı geldiğim…