Tembihliyim hafız: hem de ölümüne
Sevdalı.
Yaşı dinmez bu yasın
Yasın müdavimi
Hicvi bu aşkın
Pespaye gölgelere itibar etmedim
ezelden
Meylettiğimse sadece aydınlık
dilediğim
Elbet içimi bilen Rabbimden.
Ne Anka kuşuyum ne de kelaynak
Yalnızlığa talim etsem bile yerle
yeksan edilmiş
Bir gölgeden fazlasıdır peşime
takılan
Körebe oynayan gecenin sönük
neferiyim
Aşkınsa aşina olan yüzü özleme
Çaresizliğe kenetlenen bir göktaşı
İçimde saklı izdiham.
Benimse aslında bana fazla gelen
Hicvi ömrün
Hicreti bu aşkın
Muammalarla hemhal evren
Harala gürele sevenlerden değilim
Hatmettiğim kadar aşkın nemi
Tininde uyuduğum
Titrinde önce giden onurumu bile
ezdiğim
Azığa aldığım düşlerin
Hakkıyla sevenlerin neferiyim.
Azımsansa da varlığım
Yoklukla terbiye ettim ben bu bedeni
Açlık ne ki ölümün yanında?
Ölüm ne ki sevmedikten sonra
layığıyla?
Hikmeti hayatın sarmalından ibaret
aşkın.
Düşlerime takılı o pikabın iğnesi
Acının teyakkuzunda saklı sihirli
Bir imgeyim sözcüklerin nezdinde
Tokalaştığım her gece her şiir
Hikmeti evrenin
Sus payı söylemlerde saklı bir
neferiyim ben.
Varın yoğun derdi değil dertlendiğim
Derlediğim hayaller kadar
Sadık kuluyum Rabbine âşık
Her fasılda her hâsılda
Yâd edilesi mazinin sihrine
İnandığım kadar aşkın büyüsünde
Doğan dolunay
Varsın olsun kısık gözlü bir yıldız
İçimim mahremidir kaçtığım kadar
kendimden
Kaçıp da kovalandığım kimi zaman.
Feri bu ömrün
Yanıp sönen farları göğün
Yere göğe sığamadığım kadar bu ön
görünün
Aykırı beşeriyim dününe zimmetli
Şahikanın kanadındaki yarada saklı
Tek bir zerremle hamt ettiğim onca
duygu
Aşkın şavkı kırık kalbin de hatırına
Uzandığım boylu boyunca
Yatak döşek şiirleri de hatmettiğim
kadar
Havsalam almaz bazen bunca yoğunluğu
Mısralardır ayağımın altından kayan
yerin müdavimi…
teşekkür ederim