Bir düş’ e mahal verdim gecenin
karanlığında seken heceler gibi belki de kara peçesinin ardına sığınan iblis
gibi ve müritleri ve dünden yadigâr bildiğime eklenen nice zalim ve nice
mazlumun da yanında olmayı görev bilmişken…
Kimliğim.
Bir de kimlik yakam.
Kimlik kartımda değişen sıfatlar ve
ben insan olmanın hikmeti ve rahmeti ile bilgiye ve öğrenmeye verdiğim değer
itibar ile kim bilir kaç milyon taş taşıdım da çıktıkça çıktım basamakları.
Okumak ve öğrenmek ve bir üstü
öğretmek.
Layığıyla insan olup yaşamak da
yetmiyor çünkü insan zihniyle ve benliği ile enginlere kanat açan bir canlı ve
bilginin sınırsızlığı ile iştigal tüm benliğim.
Dünde kalan çok şey güne taşıdığım ve
kimi inanmaz iken…
Yazmaya meyyal binlerce duygu ve
düşünce ve işte tomurcuklar patlıyor ardı ardına ben kalemi her elime aldığımda
lakin…
Birileri arkamdan sayıp sövüyor ama
benim kulağım Rabbimde benim kulağım ve gözüm kendimde elbet önümde.
Yazdıklarım bazılarını rahatsız
ederken ve işte arkasını dönüp gidenler oysaki ben onları ilk günden beri
bağrıma basıp içime sokmuşken.
Bu arada aşk ile yazıp aşkı da şiar
edinmişken kimileri anlamak istemiyor ya da ben mi anlatamıyorum?
Aşk, sadece karşı cinse duyulan
sıradan bir duygu değil. Aşk nefsin de ölümüyle sonsuzluğa kucak açmak ve Rabbine
koşmak.
Hem öncemde hem şimdi aynı insan
olarak kalmayı başardım lakin bunu bile çok görenler yok mu ve ben neden onları
ağzıma alıp da kalemimden ödün veriyorsam ve işte noktayı koyuyorum kimin ne
dediğine ne düşündüğüne çünkü benim üç noktalı bir sevdam var.
Benim üç noktalı bir aşkım var aşikâr.
Sözcükler kıyama dururken.
Benimse yüreğim kıyılırken.
Açlığı men ettiğim ve bedenimi de
nefsimi de açlıkla terbiye ettiğim ki…
Bilin ki; lafta kalan şeyler değil
bunlar yani ufacık bir çocukken yediğim onca hakaretin üstüne çocuk yaşımda
perhize girip onlarca kiloyu da vermişken…
Ve ben bir es koyuyorum buraya çünkü
mevzu çok derin ve sayısız da açılımı var oysaki benim gündemim hayata ve
insanlara dair bir o kadar içsel yolculuğumda dışa vurumdur yazdıklarım ne de
olsa bir ömür vurdumduymaz insanlarla mücadele verdim oysaki yola sevgi ve
dostluk adına çıkıp da gerçek yüzlerini çok sonra gösterdikleri.
Ya, ben?
Atıp tutanlar aslında bir anksiyete
bozukluğu yaşayanlar.
Özgür irademle ben yaşamaya çalışıp
hayata da tutunmak adına bir şeyler yazıp illa ki çok da sevebilirken asla tek
noktadan da hayatımın ibaret olmadığını vurgulamak zorundayım.
Evet, meslek hayatımda yaşadığım
talihsizlikler ve mobbing yüzünden çok da uzun süreli bir faaliyet göstermedim
ama kendimde iyi kötü bir şeyler yapmaya da çalışıp yaptım da ve hayatın bir
yap-boz olduğunu iddia etti insanlar.
Yapan bendim.
Bozansa onlar.
Seven bendim.
Bozguna uğratanlar yine onlar.
Ben kimdim? Ya, onlar?
Adı sanı olmayan gölgeler.
Bir o kadar evimi, yüreğimi açtığım
insanlar.
Asla rencide edecek değilim hiç
birini ama bunca rencide etmeye de hakları yoktur hani.
Hep mükemmel olma savaşı verdim
içimde keza mükemmel olmam da hep beklendi ve ben ne yaparsam yapayım en başta
babama yaranamadım.
İlkeleri vardı her baba gibi.
Ve inanılmaz koruyucu.
Namus başlığı altında çok şeyden
feragat ettim.
Ne bir arkadaşımın evine gitmeme izin
vardı ne de okulum dışında bir yere gitmeme.
Ve günümüzde yaşanan onca şeyi görüp
hak da vermiyor değilim hani babama.
Men ettikleri rahmetlinin ve ben hep
yürekler ihya olsun diye çabaladım.
Hem evlat olarak.
Hem öğrencilik hayatım boyunca.
Hem çalışırken ve hayatta neye el
attımsa.
Bu gün bir şiir okudum bir dostun
kaleminden: adı ‘’koca’’ olan ve yorum yaparken zorlandım çünkü evlilik bana
hep uzaktı halen de ve bunda etkili olan çok düşünce vardır bir o kadar ilke
edindiğim.
Bir manası varsa eğer hayatın ve
sevginin: sevgi illa ki genele rücu etmeli ve insan en çok Rabbini sevmeli bu
arada gördüm ki; ben kendimi sevmeyi es geçmişim.
Bir ömürlük meşgalem.
Meşguliyetim.
Öğrenciliğim.
Artık aklınıza ne gelirse.
Ve insan ilişkilerim.
Ve ben insanları o kadar çok sevip
değer verdim ki derken bir baktım ki: kendimi sevmeyi unutmuşum ya da dost
bildiklerim sayesinde kendimden nefret etmişim.
Bir gayem vardı hatta birden fazla.
Bir tek ben vardım oysa: tek bir
Gülüm kaç bin parçaya b/ölümdümse artık.
Hep güzele meylettiğim.
Hep güzel kalmaya.
Hep de doğallığı ve samimiyeti
savunduğum ve insan sevgimle avunduğum.
Bir kavşak ise önümdeki.
Yazmaksa ana yol olup yazdıklarım da
tali yollarsa ama ben hedefimden asla sapmadım: kendime en azından bir ömür
saygı duydum bu bağlamda insanları severken saydım da ve güvendim.
Renkler ve zevkler elbet tartışılmaz
lakin ben her rengi sevdim her insanı da.
T/araf tutmadığım.
İnsan ayırt etmediğim.
En çok da çaresiz ve kimsesiz ve
mazlumları sevdim ve bir ömür zalimlerden yana mücadele verdim.
Mazlum olmayı dahi sevdim yeter ki
Allah katında kabul göreyim.
Bağdaş kurduğum gök kubbede dikili
tuttum gözlerimi çünkü Rabbimdi beni karşılayan ve ben aralıksız O’nun
himayesinde iken…
Ve günümüz insanı nasıl da kandırıyor
birbirini ve onlar sanıyorlar ki; Yaratan da kanacaktır onların yaptıklarına.
Öncelikle içini temiz tutmalı insan
ve insan olmayı bilmeyi.
Gıybetin ve iftiranın ve palavranın
ve yalanın olmadığı bir dünya olmalı.
Eşini aldatmayan insanlar.
Dostunu satmayan.
Değer veren ve değerlerine sahip
çıkan ve de.
Bir de değersiz addedildiğim üstelik
değer verdiğim insanların nezdinden ansızın karalandığım ki…
Haiz olduğum o tek zerredir beni
yaşatan ve yaşadığım aşkla haiz olduğum sonsuzluk duygusu…
Tıpkı sevmek gibi ve inanmak ve umut
etmek ve de yazmak…
Çok geç başladım yazmaya bu bağlamda
yazmaya sevmeye doyamıyorum ve yolum daha çok uzun ve yapmam gereken çok şey de
var Allah’ın izniyle bu bağlamda sizlere ihtiyacım var, sevgili dostlarım ve
sevgili okuyucularım.
Bense hali hazırda yazar ya da şair
sıfatını kolaylıkla konduramıyorum adımın başına gelin görün ki insanlar ne
sıfatlar ne zanlar püskürtüyor ve birileri de inanıyor söylenen yalanlara.
Yalan olmadığım kadar da yalındır
ruhum.
Bağlı olduğumsa tek Makam.
Aşkla yandığım aşkla piştiğim ve
benim daha da çok yanmam gerek bu bağlamda yazmak ve sevmek vazgeçilmezim.
Gerçek olduğum kadar da gerekçelerimi
daha da sunar sıralarım ama tek asil asli gerçeğin üstüne ne söyleyebilirim ki?
Allah var gam yok.
Kulakların çınlasın sevgili Aynur.
Sizleri seviyorum