Tembihlenmiş bir yaram var: yamalı
düzenekte saklı sırlarım.
Sözcükleri istiflediğim bir şiirin
iskeleti ve eşleşen imgeler yüreği ve acıları sağaltan günün gecenin özlemi ile
deştiğim toprak misali.
Göğün müdavimi gözlerim ve büyüyen
göz bebeklerim.
İlahi Sırdaşım ve inhisarında inancın
yoldaşım kalemim ve cüssesi beni dahi şaşırtan tüysıklet yansıması kalemin öyle
ki kalender meşrep sözcükler.
Kukuletası kayıp kimi sözcüğün bazen
depara kalkan yüreğim bazen bir aparat bellediğim şiirin hikâyesi ve nasıl da
cimriyim yazarken sözcüklerden bedeller ödüyorum imgelerden örüyorum
şiirlerimin saçlarını ve yüzümdeki nüktedan pırıltı.
Aşkın ambarında bir tavuk gibiyim
gagaladığım aşk bazense bir arpa boyu yol gidemediğim izlenimine kapılıp
yeniden başlıyorum hikâyeme.
Hüzünse saçağı şiirlerimin.
Devasa bir saltanat sürüyor her
sözcük:
Önce yuvalanmış.
Sonra yuvarlanmış.
Nihayetinde benim her birini
yuhalayan ve uzay çöplüğüne gönderiyorum yazdığım ne ise bir kere bile görücüye
çıkarmadan benim gözümden düşen cümleleri acımadan asıyorum darağacına.
Hükümranlığında Mevla’mın…
Diskalifiye edildiğim hayat denen
müsabaka oysaki dopingli değil benim yüreğim ve seyyah kalemim.
İtibar ettiğim kadar itibar görmek…
Ve işte Hakkın kapısı ardına kadar
açıkken bana bazen gözlerim açık gördüğüm rüyalar ve mülkiyetimle
teslimiyetimle endamlı bir yolculuğa baş koyduğum.
Sıradan bir günün sıra dışı hüznü.
Siması tanıdık acıların.
Sihirli bir dokunuş aşkın eli,
yalnızlığın karekökü ve özlemin kürü.
Küstüğüm nice duygu.
Kurguladığım nice şiir ve hikâye.
Kurcaladığımsa zihnim en sevdiğimse
tozlu kayıtları gün ışığına çıkarmak elbet alt bilinç de devreye giriyor ve üst
belleğimi bir halı gibi örterken mazinin tüm servetini İlahi bir dokunuş ile
kıvırıyorum halıyı bir köşeye.
Kıvrıldığım döşeğim.
Bazen yorgan döşek cümlelerim.
Bazen isyankâr genelde tövbe ettiğim
ve sil baştan.
Maliyeti uykusuzluk ve baş ağrısı
olan ama mülkün sahibesiyim kalemin radar gibi taradığı evren benim kalp
gözümle tavaf ettiğim ve sonsuzluğun dayatması.
Hüzne binaen neşeli bir d/okunuş.
Hazana muhalif baharın pembeden tini.
Resmettiğim nerede ise binlerce duygu
ve işte o İlahi Rakım aşkla eşleşen sevgim ve Rabbime dönük yüzüm.
Bir şiir deyip de geçmeyin hani
Ya da:
Sıradan bir deneme ve de resmettiğim
bir hikâye ve nicesi.
Sararan yapraklar misali ve sönen
feri yıldızların.
Kırık tokamla saçlarını ördüğüm
notalar ve fildişi yalnızlığım ve peyderpey yükselen sesi içimdeki mızmız
çocuğun…
Hali hazırda bir duygu ve ritmi
duyulmayan yürek.
Köhne bir malikâne belki de gönül
kubbem ve uçuşan saçlarım rüzgârın dinmeyen esintisi elbet kalem iken emrime
itaat eden ve de kulaklarımı tırmalayan sesi bilinmezin:
Açıl susam açıl…
Kapanan kapıların ertesinde dik
duruşumla ve mizacımla ve de yalnızlığımla diklendiğim cihan ve benim tek
maruzatım var:
İlla ki sevgi…
Hangi kapı dayanabilir ki sevginin bu
içten çağrısına?
teşekkür ederim