Düşlerin mi gri yoksa uçurumu boyladığın bir düş eskisi mi?

Belki de bir düş’ ün eksizi.

 

 

 

Hırpani ruhum bu aralar

Rabbime sadık mealim

Sandukamda saklı belki de sonsuzluk denen hayalim

Yol uzun vakit az

Aşk yorgun yürekte saklı gizil haz.

İçtimada geçen ömür

Hınca hınç yığdığım keder

Bilumum gölgede soluklandığım

Varsın aciz addedilsin varlığım.

 

Hazandır izini sürdüğüm

Reşit olsa ne ki her iklim?

Saymaya baştan başlayacağım.

Bir ve iki ve tıp.

Üçlemedim sadece ikilettiğim kapı

Tıngır mıngır içimdeki çocuk

Beşiğinde ölen yaralı bir yıldız

Oysaki eşik bellemiştim ben sevdayı

Yılkı atlarıyla tozu dumana kattığım kadar

Bitimsiz şu efkârı

Nasıl ki evlat edindiğim

Elendikçe duygularım

 

Kardığım bir zemin ki

Kaydığım gök kubbe

Kaybolmanın indirdiğim hatmi

Haczi dünün ne çıkar ki hacizli olsa yüreğin tini?

Hazzı şafağın

Geceden ötesi yoktur yol aldığım

Yana yakıla sevdiğim yazdığım

Bir şiir değil sadece addedilecekse acım

Açamadığım kadar gönül pencerem

Ne çıkar toksam ya da aç her açmazda koştuğum

Tek Makam.

Sudan bahanelerle harcadığım ömrün alamadığım son virajı.

 

Tevekkül yüklendiğim doğrudur

Mihrabı yerinde ya da kayıptır da ruhun dokuduğu

Her cümle şerh düştüğüm geceye

İnfilak eden yüreğim

Nasıl da doğruluk payı saklıdır ettiğim kelamda

Saklı bir selamı kimse kucaklayan

Yâd ettiğim mazim değil artık feryadım

Her fasılada saklı tuttuğum yürek fermanım.