Gecenin teninde dolunay ve sürmanşet rüyalar

Aşkın hicvine dayalı başından akan kanı kalemin

Kaderi ile hasbıhal etmenin de ötesinde

Kaderin sustuğu kederin ve kalemin konuştuğu

Nurun da eşliği

Nidalar değil sökün eden sadece

Bir fısıltıda dahi can evinden vurulurken insan

Koynunda beslediği yılanın akan zehrine teslim olmadı asla

 

Ne dünde kalan zarar ziyan

Ne de eksilen zaman

Bir tütsü yanar

Bir şiir salınır

Aşkı hakkıyla yâd etmenin tanığıdır

Varsa yoksa kulluğu Rabbine sevdalı yüreğin de mezarı kazılı

Dibinde yalnızlığın

 

Ökseotu

Yüksek ölçeli çimenler

Firakı varlığın

Firari imgelerde saklı nazı niyazı

Bilinmezin zuhur ettiği her ezan vakti

Ölümüne sevdalı Rabbine

Aşkın sayıkladığı değil

Yüreğin sağdıcı iken yüreğin teridir sevgi

Tınısı ve tanısı bazen müdahil olduğu

Töresi ve tutkusu balta girmemiş duyguların hedefi vurduğu

 

Solunda çekince yoktur da artık kuşların

Mevsimin dilidir rüzgâr

Rüzgârın hızını da geçer sözcükler

Nazlansa da kalem

Niyazı eşlik eder

Her günde her cümlede

Katık ettiği hüzne delalet

Binlerce imge

Gönülden savurduğu

Sevginin avuttuğu

İbresi varsın olsun ölüm

Varsın olsun şiirin sonunda hüzün

 

Alabildiğine özgür ve sevdalı her mısra

Albenisi aşkın

Koyu gözlerine vurulmuşken şahinin

Nasıl ki göz gözü görmez zümresi nasıl ki aşktır

Kâinatın

Diri ve dingin bir meal ki

Dinmemek üzere esen rüzgârın rahmine konan bir bulut gibi

İçinde saklı o vaveyla

Fısıltının dahi seyri

Çoktan gitti Sağır Sultanın dahi kulağına

 

Vadesi bitimsiz

Faizi nasıl ki özlem doğuran sevgi

Ve işte bir gün daha öldü şiirin nezdinde

Sessizliğe bürünse de kâinat

Kat izinde saklıdır her duygu sözcüklerin

Neşrettiği kadar da nesridir sessizlik,

Şairin yazmaya durduğu her şiirde…