Bir düş’ e mahal vermek adına hemhal olduğum umudun seyrüseferi:

 

 

 

Başat bir hüzün olsam bile

Boynum kıldan ince katında Rabbin

Başaklar gibi eğildiğim

Yüce Meclisi iki âlemin.

 

Kanadımda saklı o g/iz

Aşka kucak açan pervasız kibirsiz meali aşkın

Sandukam kapalı

Sandık dolusu hatıratın

Sürgün edilmediği bir iklimdir yüreğin tevekkül yükü.

 

Kâh efkâr kâh matem kâh umut

Sancılı değil hem gün doğumu

Ne de olsa geceydi ekin yaptığım

Her tohuma can veren Huda’nın

Soluksuz kaldığım kadar aşkın da tek Hünkârı, Rabbim.

 

Meylettiğim bir iklim:

Ne de olsa kışın zaferi

Gel gör ki yazdan kalma nice gün

Eşleşen rahmetin coşkusu

En çok da vefası yürekte saklı dostların.

 

Bir hutbe

Bir rütbe

Aslında kıvancın zaferi aşkla eşleşen

Bunca şiir bunca güfte

Elbet kâinatın sesi saklı kâinat orkestrasında

S/üzülen nameler

İman gücünde saklı neferi gizemin

Sevdalı semazen

Eşlik eden anbean

 

Büyüteci sevginin kıblemde saklı

Kınımdan çıkan kalemin endamı

Eşrafım yitik bazen

Güncem silik

Güttüğüm hayat devingen olsa bile

Devirdiğim putlar

Devindiğim gizin rotası

Bazen rötarlı iken mutluluk

Cüssemde saklı nice nutuk

Atamadığım, andıkça sonsuzluğu

Kandığım kadar yüzlere

Yüz göz olmadan yaşamanın zorluğu değil de hani

 

Yüzümdeki nur

Yalnızlığımda saklı iken bazen kahır

Gel gör ki eşlik eden bir dua

Nice sıkıntıyı def eden ince ince

Soluduğum şu hava

Nefesim kesilene değin

Nefsimi de öldürdüm madem ezelden

 

Şiar edindiğim ne çok rahmet

Göğün kaportası kırık değil elbet

Saklandığım bir kuytu

Cüret ettiğim kadar sevgiyle eşleşen bir tutku

Hamt etmekle iştigal

Handikap olsa da bazen hayat, hemhal

Olduğum kadar hoşluğa biat

Nazarında sonsuzluğun barındırdığı kadar kâinat

 

Kıtlıktan çıkan nice nefis

Açlıkla terbiye ettiğim kadar benliğimi

Fıtratın da nüansı sanrı dolu olsa dünya ne ki?

İnsan kimseyi kandırmadıktan sonra.

İmanın gücü gücüne giden iblisin

Ve işte şerh düşülesi umut pekişen

Rahmetin döngüsünde saklı ruhun

Varlığınsa hiçlikle iştigal olduğu

Nasıl ki yadsınamaz bir gerçek

Sırların solduğu kırık ayna

Sırça köşkünde sevdanın masallar ve şiirler yazdığım uğruna

Nakşeden bir hüzün ki ansızın…

 

Na’şı dünün saklı tuttuğum gizin

İnfilakı

Ne de olsa adımla sanımla yazmanın dürtüsü

Yaşadığım kadar kalemin içgüdüsü

Elbet eşlik ederken umudun o tok sesiyle

Nüktedan yürek ihtişamı ile sarmalında bilinmezin

Göçüp gidene değin daha da var yolum

Yoldan çıkmadığım kadar

Esen yelde saklı dünün maruzatı  ve efkâr

Varsıl bir ayna olsa da

Sevgiden doğacak yeni güne ve yarınlara d/okunmanın

Hazzı ile kalem de yürek de içtimada ve nöbette

Elbet sadece O’nun izniyle

Yoksa neye denk düşerdi benlik haiz olduğu o tek zerreyle…