‘’Kimse düşlerime yetişemez…’’(Alıntı)

Yorgun bir ömrün güncesi ve de özeti adeta ve hayallerimin örüntüsünde geçen hayatım bir o kadar gerçek ve de gerçekçi olduğum hatta kolayca gerekçelerini bile sunabilirken…

Yazarın da vurguladığı üzere:

Ben bir mesire yeriyim belki de düşlerimin çimen gibi yerden fışkırdığı ve içim öylesine aydınlık ve doğal ki.

Doğaçlama yaşayan doğaçlama seven biri olmanın öyküsü belki de söyleyecek bunca şeyi kolaylıkla bulabildiğim bir o kadar insanları kolaylıkla sevebildiğim.

Düş gücüm bir de sahibesi olduğum güçsüzlüğüm oysaki beni yakından tanıyanlar bilir nasıl da güçlü biri olduğumu gerçi…

Gülümsediğimi vurguluyorum an itibari ile çünkü güçsüz olduğumu ya yüzüme vuranlar var ya da arkamdan konuşanlar ve ben her birini kolaylıkla tahayyül edebiliyorum.

Hayatım bir film seti gibi oysaki kimse bana başoyuncu unvanını da vermemişken.

Figüranlar gibi gidip geliyorum koridorlarda ve bunca gürültüye ve kaosa rağmen sessizliğimi koruyorum gerçi birkaç kere yeltendim yüksek sesle konuşmaya ama…

İnkâr edemeyeceğim kadar boyutsuz bir güzergâhtayım ben ve kimseye benzemediğim aşikâr.

Birileri yok hayatımda.

Binlercesi var.

Hepsini toplasan tek adam etmez ve ben kız başıma en ufak çekincem olmadan da hayatımı bildiğim yolda idame ettiriyorum gerçi atıfta bulunanlar da yok değil hani:

Neymiş efendim?

Bu da yaşamak mıymış?

Ne yani her gün sokaklardan naklen yayın mı yapayım ya da çağa uymak adına yoldan mı çıkayım?

Rencide edildiğimden de ötesi var hem:

İnsanların gözümün içine baka baka beni refüze ettikleri bir de hak iddia ettikleri.

İyi de bu, benim hayatım ve bana verilen şansı kullanıyorum.

Ne çarkıfelek ne ihlal ettiğim birileri var hayatta ve kabak hep de benim başıma patlar üstelik kabağın kilosu kaç lira?

Sözcükler.

Bazen bir biberon gibi hissediyorum elimdeki kalemi ve pür-ü pak duygular adeta içime çektiğim süt beyazı sözcükler ve duygular.

Kulvarımda öndeyim çünkü künyemde saklı ismimin hakkını vermek zorundayım daha da ötesi:

Bana sunulan bana bahşedilen ne ise layığıyla yaşamak adına tüm çabam ve asla da ödün vermeden değerlerimden.

Hep de vurguladığım üzere:

Ben sıra dışı bir rüzgârım bazen üşüten bazen ısıtan ve buna malik olmak aslında Rabbime koşmakla ilintili.

Mevsimin nazı.

Benimse bitimsiz niyazım.

Çıkacak hortum öncesi her yeri topluyorum ve öylesine esmeye başlıyorum ki ve işte kendimden geçtiğim…

Cenneti adımlarken.

Cinnet gecelerini geride bıraktığım.

Tek çekincem dahi olmazken insanlardan ve hep da usturuplu yaşamayı şiar edindiği ve an gelip bunun bile suç olduğunu yüzüme haykıranlar üstelik yakın zamanda ve buna şahit olmam inanılmaz gücüme gitmişken ve işte tek sadık dostumun kalemim olduğu gerçeği bu vesileyle de yolumun kesiştiği sizler…

Şair ne de güzel demiş üstelik asla da yadsıyamam bu sözlerinin bire bir beni yansıttığını:

‘’Öyle büyük umutlarım olmadı benim, büyük düşlerim, özlemlerim, büyük beklentilerim olmadı. Koşullarım beni oluşturdu ben acılarımı buldum. Herkes gibi yaşasaydım eğer, yaşamı onlar gibi görebilseydim çarşılar yeterdi avutmaya beni. ‘’

Oysaki hep raconum oldu benim yetinmek gelin görün ki yetemediğim insanlar ve ben gecenin üstünü değiştirip düşlerimi de kundaklarken ansızın bastıran o yağmur ve işte gecenin gözlerine aktım ben sonra gece beni aldı uçurdu başka diyarlara.

Gecenin küstüğü aydınlıktım.

Küstüğüm insandı aslında.

İnsanlardı belki de beni bana küstüren.

Kundağı içimdeki çocuğun.

Bekası duyguların.

Mevsimler ördüğüm penceren sarkıttığım hayallerim ve Tanrının ayaklarıma serdiği o uzun ve kırmızı halı ve işte içimin sahnesinde başrolde olduğumu düşündüm bir ömür asla da birine benzeme ihtiyacı hissetmedim ve ayrıcalıklı olduğumu hissettirdi insanlar illa ki…

Önceleri özel olduğumu düşündürdüler.

Sonra çok sevildiğime inandım.

Oysaki benim beni sevmemi kıskanmışlardı üstelik ben onları severek kendimde yol alırken ve kendimden uzaklaştığım ve kendimden nefret ettiğim.

Ne bir günce ne bir masal.

Ne öldürdüğüm dünüm ne de güldürdüğüm içgüdüm.

Beni bana sevdirense kalemim oldu hayatın ırmaklarında gezinen salınan kâğıttan kayıklar gibi içimi döktüğüm kâğıtlar ve gözyaşımla ırmaklar aralıksız yüzdüğüm.

Rahmetin tecellisi ve işte sevginin beni teselli ettiği…

Örtündüğüm gece mi?

Oysaki peçem yok benim bir o kadar ayan beyan da yaşamam.

Sadece hislerimin yuvarlandığı o dik yokuşu kalemimi de baston gibi kullanıp çıkıyorum dik yokuşları belki de bu yüzden Üsküdar semtini çok severim: her dik yokuşun huzurla sonlandığı gibi…