Yetmedi̇
Hangi aşkın ilahı idi acı ve şiarı
illa ki gözyaşı ve muteber bir doygunluk hissi sedasında ömrün sefasında
sürülen hüznün.
Her renkti asılı yüreğin kanaviçesi
ve her zorluktu aşılmayı bekleyen ve ne çok yenilgi ve de yanılgı bir de üstü
örtülü sayısız yergi ve yargı.
Günleri küredik, azizim ama yetmedi.
Hüznü çürüttük sözüm ona aşkın
kavisli yollarında yana yakıla sevdik ama bu da yetmedi bu da.
Şu idi tekil şahsa ihanet eden ve biz
olmanın güncesi idi aşka rahmet yükleyen eklem yerleri şiirin elbet şairin de
zaafı iken sevgi.
Bir kurşundu seken kuşun kanadından
akan kan gibi ve çığ gibi büyüyen acı.
Önce bir çiy tanesiydi aşkın esintisi
sonra çığa dönüşen ve çığırından da iyice çıktı cihanda saklı meydan
muhaberesi.
Serildik önce.
Sarıldık da.
Yetim imgelerdi mezarımız.
Yetmedi, be azizim yetmedi.
Bir hışımla geldiler üstümüze ve
üveyikler saçıldı aslında üveydi sözcükler ve evlat edindik aşkı da şiar bildik
ektik de ektik zemine.
Şahsına münhasırdı ömür ama çok da
kifayetsiz idik.
Kandık birbirimize ama kandırmadık
ama andık da aşkı ve rahmeti.
Aldırmadık kimse bizi sevmeyen
inadına daha çok sevdik ve devindik.
Gıyabında bilinmezin tükendik.
Yetmedi.
Tükettik biteviye ve çürüdü ağaçlar
mevsimler yaprak döktü ve düştük gözden düştük gözünden ağacın da rahmetin de.
Çıngar çıktı kimi zaman.
Çalgı çengi hak getire.
Ebabil kuşlarına özendik öykündük
mutluluğa ve devasa bir çukur ve işte hezimete uğradık defalarca ama hep de
sevdik.
Bir lahza dolusu kurşun ve bizler kuş
misali uçtuk ama her kuşun eti yenmezdi iyi de etimiz ne budumuz ne?
Asla sivrilmedik savrulmadık
sinmedik.
Bir mihenk taşı idi özneden firar
eden ver her birimiz yetimdik ve yetindik ama yetemedik.
Göktü aşkın hulasası.
Yerdi yerin dibine girip de hala
gözümüz zirvedeydi.
Matemle örüldük.
Aşkla gömüldük.
Sevdayı mezhep bildik meşrep bildik.
Hangi renktik, azizim ve hangi öksüz
düşte savrulduk da gerçek bildik?
Mahremdi yürekte saklı olan ve
matemin ucu yanık aşksa közünde ekinler b/içtik.
İzafi idi konduğumuz kat inancınsa
şiar edindiği bir hikmet ve debdebeli hayatlara öykünmedik acımızdan da
ölmedik.
Bulutlar içimizde uçuşan ve tutulan
nutkumuzla Rabbimize ulaşan ve sığamadık bedene daha çok sevdik ve taştık çünkü
biz aşktık en çok da mevsimin bahtında açan güller gibi koktuk ama korkmadık
çünkü doğruydu her yaptığımız direttikçe direttik nihayetinde erdik de kemale
ve şimdi sıra hidayette.
Yeter mi hiç?
Yetmedi yetmezdi de çünkü sonsuzluğa
göz diktik ve adadık ömrümüzü İlahi Aşka ve ateşin sıcağında eridikçe eridik
hele ki ermekse hidayete bildik de aciz hüviyetimizi ve O’nun yolunda soluduk kâinatı
ta ki katık edene kadar hüznü katıksız sevdik ve yürüdük ve yürüdük ama
yetmedi.
Tek yeten O idi madem.