Azadesi ömrün ve sözcükler şerh
düşülesi.
Maneviyatın ışığında seken yürek
kadar dilemması duyguların meali kâh aşk kâh umut kâh hüzün bir birlik bir
dirlik çağrısı aşkın endamını kuşanmış bedeni mevsimin bir ümit ise seferisi
bulutların nazına yenik düştüğüm masallara sevdalandığım kadar tasası yüreğin
ve telaşı kıblesinde aşkın kıyama durduğum rotası aşkın ve içimin dilemması…
Şarkılar dem tuttu, azizim densiz
ömrüm sus payı her söyleminde
Devasa bir es verdi hayata
Yalnızlığın gölgesini
Her giydiğimde gıybete durdu eşrafım
Manen aşktım ben
Manen koştuğum Mevla’mda ve kıblemde
saklı
Duvağı duaların kör bir kurşun iken
öncemde
Kayda aldığım duyguların ihbarı adeta
Şiirler ve şiir meclisi…
Kıyama durduğum ömrün tetikçisi
Ah, hüzün reçetem
Ah, şifa bulduğum
Yazdıkça yandığım
Yandıkça dünümü andığım
Andıkça ruhumun titrediği
Ve titrek ellerinde kalemin ansızın
D/okunup da yükseldiğim göğe
Ve şerbeti aşkın
Hulasası özlemin
Kandığım ve kardığım
Anbean kanadığım
Dilaltı acılar
Dil yarası sevdam.
Diş izi dünün, bileğimde saatin göz
kırptığı
Takılı kaldığım hulasası s/onsuzluğun
Bazen bir iz bildiğim
Gizinde yalnızlığın
Uçuşan saçlarım
Kır yüklü şakaklarım
Kırağı çaldığım
Kınandığım
Düşmanlarımın kına yaktığı
Ve kıyamadığım sevdam
Ah, hazan bahçem ve nüvem
Dünde kalan neşem
Dibi tutmuş bir şiiri daha sildim az
evvel
Mühimmatı yüreğin ben ki:
Kalemle ve imgelerle dans eden
Bir lal sözcük idim öncemde
Hem gül hem aşk hem gam yüklü reçetem.
Yüreğin hizaya geldiği
Havsalamdan taşan binlerce duygu ve
düşünce
Bazen gerilediğim
Miski amberi evrenin
Bazen susa kaldığım
Solduğum ve soluduğum mevsim
Hazansa hüzne şerh düşen
Hüzün yüklü küfem
Aşkla rehavete ve hidayete eren
Müptelası duyguların
Müdavimi olsam ne ki aşkın?
Sefasını süremediğim kadarım
Ve kandığım
Kaybolduğum hayatın bozkırı
Bazense tepesine çıktığım dağda açan
bir laleyim.
Gül mizacıma da bakmayın hani
Gülmekten öte
Dertlendiğim kadar yazdığıma kanıt
her şiir
Şüheda imgelerle örülü ömür
Garbı dünün gark ettiğim mevsimin
Müdavimi garip bir serçe
Hem etim ne budum ne?
Bulduğum neyse hamt ettiğim
Nasiplendiğim cihanın sefil neferiyim
de
Aşkın ve rabıtası özlem kokan bir yürek
Namı almış yürümüş
Kimine aşk kimine hüzün gerek
Bende ikisinden de var, azizim.
Kanıksadığım hayatın duvarlarında
saklı hatıralarım
Ve mizacım yamalı ve yaralı
Kaybolduğum ertesi
Bulduğum ansızın elimde ve yürekte ne
mi kaldı?
Şiirin cüssesine bakıp da aldanmayın
Ben ki:
Dergâhında Rabbin ve İlahi Aşkın
Yaratıların üstünde
Yandığım kıblem ve yalvardığım Rahman
Göğe konuşlu bir bulut misali
İçime yağan karın tescili
Varsa yoksa yaşamın meali
Sevgiden öte yol bilmedim hem
Saygıda kusur etmediğim
Müptelası duyguların
Yaşardığım kadar yeşerdiğim
İçime akıttığım yaşıma ve yasıma
kefilim
Yeter ki kabul göreyim iki cihanda da.
Neferi olduğum sevgi denen iklimin
Devasa kanatlarında hüzün denen
Kerrat cetvelinin
En asi/l ve en asal üyesiyim
Birden başladığım
Eremediğim iki ve hidayeti
Elbet saklı tuttuğum kadar kıblemde
Yanan sözcüklere ve kalemime kefilim,
azizim
Yeter ki sen benden vazgeçme…