İklim fevri, bayım ikiletmeden yaşamın doğasında saklı devasa bir acıyım:

 

 

 

 

İçimde seken gamlı notalar var

Her biri sağdıcım

Solumdaki nutku evrene serpiştirdiğim kadar

Umudumu saklı tuttuğum

Yorgun yılların yolcusu

Derdest bir yalnızlığım var benim

 

Eşelediğim toprağa bakarken gözüm

Nüktelerde saklı iken dağınık özüm

Miadı dolmuşsa ömrün

Ne ki ne, derlediğim şiirlerden

Baş koyduğum yolda kaybolduğum

Değil asla yalan.

 

Hızına yetişemediğim sonbahar

Eylül geldi çöreklendi bir kere hayatıma

Hatırına yılların

Bir gayya kutusunda saklı iken na’şım

Sözcüklerimle hemhal

Yılgın bir yılkı atı misal

Nal topladığım ardından

Acıların.

 

Bir es verdim mutluluğa

Bir de sekantta saklı olası acıyı

Dağıttım madem dört bir yanıma

Yakardığıma şahittir yüce Mevla

Tasamla yasamla ve yasımla

İştigal ettiğim nemrut cihanda

Bir dikili taşım olmadı:

Hasbelkader

Yaşamanın hicazı

Suskuların son bulmuş frekansı

Hazanı bölen günlerim

Günleri örten hüzün yüklü tinim

Övünç ve kudret ve haz ne ki ne?

 

Aciz varlığımla el sıkıştığım kadar

Kabir bildiğim hayatın azabı

Eserken günbegün

Askıda ekmek misali

Takılı kaldığım o kanca

Hali hazırda ikame ettiğim Araf’tan

Olacak mıdır sahi kurtuluşum?

 

Rızkıma razıyım

Acıma sadığım

Yalnızlıksa bakaya kalan

Yeter ki: bir ümit bir çiçek bir ışık olsun

Yeter ki yolun sonunda beni bekleyen.

Arşın kavgası değil bu

Arzın sunumunda söylemlerin talebi

Hızması kayıp bir gün daha

Hazır ol da yaşadığım hayat adeta kabul görmüş bir yasa

 

Yasın endamı dinmez

Yaşın yakarışı sönmez

Azat edilesi her hece

Gaipten gelen coşkum son buldu bulalı

Rahman’dır tek sığınağım ezelden

Hüznüme bir kılıf biçemedim şiirden

Sus payı söylemse her duruş

Dinmez de Rabbe sunduğum yakarış.

 

Sonu gelmez o dik yokuşun

Başında beni bekleyen neyse

Meylettiğim huzur ve iman

Eşleştiğim kadar duyguların

Yüzü suyu hürmetine…