
Yaşiyorsan kalp gözüyle
Yaralı bir şiirin sesinde saklı
kayıtsız imler
Sözcüklerin yaftalandığı ömrün derdi
tasası
Sakıncalı bir sevdaya kanat açan ruhu
kadar
Yeknesak satırlar cümleten sevdalı
Öğün arası bir manivela.
Göğün kayıp ritminde kazan kaldıran
bir gök kuşağı
Sihri yüreğin tozutan acıların bekası
Süzdüğü her renge göz kırpan
Bir d/okunuşu ömre bedel tutsaklığın
volta attığı
Eğreti bir gülümseme kadar
başkaldırısı mavinin
Hücresinde yenik düşen sefil bir renk
Doğanın giysisi banıp da rengini
yeşil çimene…
Haykıran bazen kaybolan
Gecenin de hüviyeti
Tutsaklıktan kasıt
Şerh düşmekse aşka,
Ne ala;
Ne ala sevgisinden ödün vermeyen
Karalı bir alın yazısı
Şerde bile gizli hayrı varsa yoksa
sunumunda.
İhya edilesi bir muhabbet
Belki de özründe kayıtsız bir izlek
Sevip süzülen yürek yürek
Sefasından kasıt cefasını kazıdığı
alın yazısı
Sehven yenik düşen karanlığa dahi
Söz geçiren alacalı bulacalı vaveyla
Şairin hüznünü giyindiği hece hece
Rotasına yenik düşen mecburi
istikamet.
Yılmadan sevgiyi şiar edinen o melun
bedende
Ruhun da tasviri kıpraşan kelimelere
söz geçiren
Şairin kanatsız yükselişi
Sadece içinden taşan coşku da değil
hani
Özümsediği kadar ölümün rüştünü
ispatladığı
Her gün bitimi.
Gecenin kollarında sırdaş bir imge
Sabahı mahmuzlayan belki öykünen
sanrılar
Hayatı toza dumana bulayan
Görebildiğinden öte hele ki yaşıyorsan
kalp gözüyle.