
Yaşasin bu gün de güneş doğdu
Gecenin ikazıydı yıldızımsı bir düş
gördüğüme kani…
Gecenin fitresini vermiş miydim sahi?
Tütün kokan iklimin de yırtık
perdesinin
Ardına saklandığım ömrün güdümü belli
ki
Belleğimde saklı acısı ve gülüşü
Her iklimin de saklı iken ayrı
güdüsü.
Sevdalı bir elem geceye eşlik eden
Kar bulutları ve kardan adamlar ve
kadınlar istirahat eden
Yoksa ölüm müydü yakalayan yakasından
Peçesine sığmış bir hayat hikâyesi
Bazen melun bazen berduş gölgelerin
de bitimsiz nidası
Nazenin olsam ne ki?
Narin ve çelimsiz mi fazlasıyla?
Farklı addedilen elbet içimde saklı
binlerce resim
Bir tabu bir put yıkılası
Yıkılmazım ama ben kolay kolay
Ara ara düştüğüm ve dizlerimde
Dizelerin izi
Gizlendiğim yalan ama izlendiğim
değil mi?
Gizemin perçemi
Aşkın esefi
Yalnızlığın kamburu
Kaybolan bir yıldızın ardından
Kaç şafak daha sayacaksam artık
Atığı değilim elbet
Duyguların da nüvesi
İkram edilesi bir tepsi
İçimde pişen kahve
Telvesi hararetli ve giz dolu
Kaç vakte kadar yağacak bakalım
rahmet?
Kaydıraktan kaydığım günleri özledi
özleyeli
Gözlerim nemli yaşım sihirli
Yasımla işgüzar matbu seyri
Sözcüklerden diktiğim nicesi
İçimde sırıtan bir kukla
Dışımda seğirten güneş ve imha
Edecekken acıları
Hüzne geçit veren bir reçete
Elbet zamandır ve duadır tek çare
Unutmak değil de işin aslı
Unutulmaya dair nice hikâye
Unutkan olmadığım kadar
Nüktedan olmanın da özrü benimki
Bil mukabil sevgili kaderim ve
kalemim
Kayıp bir yıldızın izi üzerindeyim
epeydir
Bulduğumda sobeleyeceğim içimden
geçen heyecanı
Da serperken hece hece üzerine.
Makul olan bir düşse
Bir de gülüşün ertesi
Yaşasın bu gün de doğdu güneş
Azıcık üşütmüş olsa da yansıyan
ışıkları
Allah büyük be dostum
Yetişmez mi hem her kuluna
Varsın azıcık kayalım biz de karın
üstünde.
Üstelerse kader üstümüze giyeriz de kardan
tulumu
Kar adam kardan kadın
Kardan bir siren ve sitem
Kar mizaçlı günün şapkası ve havucu
burnunda
Yaşayan bilir de yaşamın güzelliğini
Yaşatan nasıl ki kadir içimizden
geçene…