Yaralı bir sözcüktü yürek belki de kifayetsizliği insanın ne de olsa yürekte saklı güzellikler bazen söze gelmeyen baş eğmekse hayata başımız dik de ezelden ve hüzün katsayısı insanın ne de olsa sevdikçe acı çeken insanların yoldaşıdır hüzün ve acı açtığımız kadar çiçek çiçek kelebek kanatlarında ümidin safran sarısı üstümüze giydiğimiz yelek ve cephesinde ömrün canımız yandıkça yaklaştığımız yüce Mevla hem O, değil mi bizi bize sunan bizi koruyup kollayan acımasız dünyada…

 

 

 

 

Mümin sevdam mazlum mevsim

Sessizlik yürek yakan

Sessizce edilen vedanın

Son hutbesi saklı Allah nezdinde açan

Yüreklerden s/üzülen gözyaşı

Tutumsuzuz madem severken

İmha edemediğimiz şunca zulüm ve zalim

Mazlum gönlün de sarkacı

Şiirlerle diktiğimiz nice yarayı

 

Göğe konan bir kuş gibi bir düş gibi

İçine düşülesi aşkın tek merhemi

İnancın da şafağı

Şakağa dayalı bir arzu belki de sevilmek

Gönlün kıyasıya mücadelesi

İklimlere serili mesnevi adeta

Meali aşk olan

Aralıksız sevip de Rabbine koşan insan

 

İfa edilesi acılardan değil çektiğim

Zimmetliyim mevsime gökte saklı bir tebessüm

Bir kuşun kanadına konan

Kelebeğin bir günlük rüyası

Bizler ki içimizden sökün eden

Nice dilek nice niyaz

Siperinde dünün

Siması yakın mı sahiden de günün?

 

Semazen yüreklerden firar eden

Kuşlar gibi sözcükler

Yas tutan gönül nasıl ki kar bildi sevdayı

Kardığımız kadar kaybolduğumuza dair

Bir sezide saklı adeta o sihir

Ne de olsa zikri fikri birdir

İnsanın insan olmanın yolu geçerken hüzünden

Derviş gibi salındığımız gönül dergâhı

Tüten duman duman yürekte saklı vaveyla

Bilen sadece O ve her daim de duacı

İnsan sevdiklerine ve Rabbine

 

Bir tutam sevgiden örülü sözcükler

Bir niyazı da dillendiren bir bir

Vakıf olduğumuz ne ki hem?

Yeter bizi Yaratan nasıl ki her şeye kadir…